12 Haziran 2016 Pazar

Kendini Değerli Hissetmek İçin

1 günlük tatil yaptım da geldim. Blog az daha kitlesel hale gelsin, devlet memurluğu sistemi yapacağım. 2 Gün tatil yapacağım, benim de hakkım oğlum makale okuyup oyun oynamak. Azıcık da uyumak, biliyorsunuz ben de çok mümkün değil. Kaldı ki, saat 05:10'de yatıp, 11:25'de uyandım bugün, ne uyku ama değil mi?

Her neyse, boş muhabbeti geçelim. Onu hep yaparız. Dün ve gece 2-3 saat ve bugün'de 1 saat kadar, bazı sitelerden okudum. Bazısı halen sekmede açık olarak ve okunmuş olarak durmakta. " Kendini Değerli Hisset " yalanı. Ne güzel yalanlar var, az onları ifşa edeceğim.

Onlar üzerinden yorumlayacağım ve elimden geldikçe kendime hakim olup küfretmemeye çalışacağım len, söz! Ama arada söversem de mazur gör vatandaş, samimiyetten sövüyoruz şurada. Dost meclisi be burası.

Şimdi 1. yazımda 2-3 örnek vereceğim. Çünkü sizleri ve beni feci salak yerine koyuyor. Sizi yer mi bilmiyorum çoğunuz yer gibisiniz. Ama ben gibi çekilmez ve depresif bir herifi yemez. Yer gibisiniz dedim aranızda illa ki katılmayanlar ve ben gibi düşünenler olsa da, hayatınızı o yazıdaki gibi yaşıyorsunuz. Sosyoloji'ye bol bol selam çakacağım bu yazıda ekşi sözlük yazarı tadında da girizgah oluştuğuna göre, dalalım artık...

1. İfade ; İnsanlar neden başarılı olmak istiyor? Mutlu olacaklarına inandıkları için. Peki mutlu olmak en çok hangi histen geçiyor? Değerlilik. Birileri bize değerli olduğumuzu hissettirmeli veya biz değerli olduğumuzu kanıtlamalıyız, bilinçaltına ve egoya göre. Aksi halde ya çevre ya da kendimiz tarafından değersiz ilan edileceğimizi sanıyoruz. 

Armut gibi ofsayttasın be hocam, yuh ama! Ulan bu kavrama göre sen zaten baştan değersizsin. Çünkü sana değer kıstasını belirleyen şey, ne kişiliğin, ne de karakterin, sadece başardıkların! Ne kadar başarırsan, o kadar değerlisin! Kariyerin güzel olunca da iş performansın, ne kadar firmaya para kazandıracağın değerli olacak, varlığın değil. Seni o kriterlere değerlendirecek herkes ya sana gram değer vermiyor, ya da sana eksik değer veriyor. Sana gerçekten değer veren birisi, başaramadığında yanında olandır ama biz insanoğlu nankörüzdür. Başaran ve güçlünün yanındayız %99. Kimse kalkıp kendini kandırmasın.


2. İfade ; Değerli olmak ne demek diye hiç düşündünüz mü? Kime göre? Hangi şartlara göre? Hangi zamanda ve hangi durumda değerliyiz? Değerliliğin bir ölçütü, bir sınırı, bir azamisi veya asgarisi var mıdır? Neden durmadan başkalarından onay almak için çırpınıyoruz? Neden tek ve basit gerçeğe bir türlü inanamıyoruz? Neden kafamıza sokamıyoruz? Biz, sadece şu anda, olduğumuz yer ve zamanda, olduğumuz kişi olarak zaten değerliyiz. Kim için mi? Öncelikle kendimiz için ve daha da öncelikle Tanrı için değerliyiz.

Son cümle hariç, gerisi gene yalan! Baştan başlayalım. Değerlilik, güzellik gibi her insandan insana farklı boyutları, farklı bakışı, farklı limitleri ve farklı reaksiyonlara gebe bir kavram. Yani, öznel bir yargıdır. Objektif değil, subjektif değerlendirilir. Başkalarından onay almak adına çırpınıyorsun kendini iğrenç ve aşağılık bir kompleksi var çoğunluğun! Evet canını acıttım belki ama var! Başkalarından " Aferin " almak için hayatında kaç takla attın bir düşün. Annen, baban, öğretmenin, lisedeki hocaların, üniversitedeki hocaların, hayatına giren dostların, sevgililerin... Alayından takdir görmek istedin. Hayatının tamamında olmasa da, bazı kısmında onlar tarafından " Onaylanmak/tasdiklenmek " bal gibi de istedin. Olduğun zaman mı değerliyim? Hassiktir demem lazım artık burada. Madem değerliysem niye bana Tesla muamelesi çekmiyorsunuz lan, dehayı harcıyorsunuz ulan ehehe...

İnsanı mutlu etmek adına bu kadar yalan olur mu lan! Hepimiz değerliyiz, hepimizin de Einstein, Tesla muamelesi görmesi lazım. Çünkü onlar da zamanında, bir şey ürettiklerinden değil, var oldukları için değerliydiler ve şu an ben, hepimiz var olduğumuz için değerliysek bu mantığıa göre hepimizin Tesla değeri görmesi lazımdı. Teorik olarak ve Sosyolojik olarak realite'ye dökülmesi imkansız bir yalan yani. Kusura bakma da olduğum kişi olarak kimse bana değer göstermiyor ve göstereceğini de sanmıyorum saf bir sevgi haricinden bu imkansız çünkü. 

Son cümle doğrudur, çünkü yüce Tanrı, Kur'an-ı Kerim'de bize değer verdiğini defalarca açık-beyan ayetlerle belli etmiştir. Değersiz olsak, koskoca alemlerin efendisi de bizim gibi götü başı ayrı oynayan varlıkları yaratmakla hiç uğraşmaz ve eminim daha mükemmel işe kanalize olurdu. Her şeyin efendisi ulan bu, o bile bizde ısrar ediyorsa, demek ki onun için çok değerliyiz. Çünkü, seninle sonuna dek, bazen olmayacağını bile bile dahi kim uğraşır ulan başka! 

3. İfade ; Bunun farkında olmayan insanların benim için düşündükleri sadece kendi içlerindeki huzursuzluğun bir yansımasıdır. Kendilerine çok değer verir gibi görünür bu kişiler. Ama aslında kendilerini çok değersiz hissettikleri için başkalarına da böyle hissettirmeye çalışırlar. Bu her zaman böyledir. Bana inananın. Siz siz olun önce kendinize değer verin, engellerden arının, kendinizi bir keşfedin. Bakın bakalım bir daha başkalarının lafı sizi kötü hissettirecek mi?

Evet. Farkındayım ve gene kötü hissettiriyor. Çünkü sen bunu yazan Aslı hanım, 100 Polyanna gücündesin! Heh, kusura bakma canım ama bana hayal satamazsın. Bana Realite ile geleceksin ve bilenler bilir, zaman zaman Varoluşsal Depresyon'um azabiliyor benim. Tüm belirtilerine de sahibim ve bu tip, ben gibi insanlar her haltın sorgulaya sorgulaya daima farkında olurlar ve neden böyle değerli olmanın zorluğunu bilirler biliyor musun? Farkında oldukları için. 

Farkındayım ben, bana yediremezsin şunları. Çünkü ne yaşadığınız hayat, ne de olaylarınız, genelde sizi değerli ve mutlu olmanıza izin vermediği gibi, aksine sizi depresyona ve hatta intihara bile sürükleyebilir. Senin karnın tok demek ki, ama benim değil maalesef. Neyse, kendini değerli hissetmek için, mutlu olman yeterlidir. Nasıl geldiği de çok önemli değildir. Çünkü çok basit bir matematikle ; Kendini mutlu ve huzurlu hisseden insan, başarılı insandır kendisine ya da topluma göre hiç fark etmez bu. Başarılı insan da, kendimi daima üretken ve verimli hisseder, verimliliğiniz de mutlaka birileri tarafından illa ki takdir görecektir, takdir edilme duygusunu da size değerli olduğunuz ve öneminizi aşılayacaktır. 

Kısacası, yol hafif uzun da olsa; Mutluluk = Değerli Hissetme 

Benim mutsuzluğum için ciltlerce kitap serisi gerek de az özet geçeceğim. Çünkü toplum sosyolojisi, asla mutluluğuna müsaade etmez. İnan bana, yeni bir sevgili mi yaptın hemen kankaların başlar "Ya kanka bula bula bunu mu buldun!" Ya da, bir şey üretirsin onu beğeniye sunarsın büyük bir heyecanla nasıl olmuş dersin ve alınan cevap "Şeyim gibi olmuş ama afedersin ama..." Ya a bir konuda başarılısındır ve herkes yeteneğini görüyordur ama ailenin tepkisi "Ya önce bir üniversiteni bitir sonra onu yaparsın. / Bırak bu işleri eğitimine önem ver." 

Örnekler daha da çoğaltılabilir bazen en yakınları, bazen de sıradan arkadaşın, bazen yolda tartışmaya girdiğin ve asla bir daha karşılaşmayacağın bir insan, inan bana bunların hepsi mutlu olmana debelenmez ama hepsi düşündüğünde farkedeceksin ki, iyi niyetli olsalar bile seni mutsuzluğuna en çok neden olanlardır. Çünkü sen onları seviyorsun ve değer veriyorsun. Bir insanı en iyi değer verebildikleri üzer. O yüzden de deriz ya ; Düşmanımdan çok dostumdan korkarım diye, işte bu yüzden.

Çoğu sitelerde de ; MUTLULUĞUN YARISI SENİN ELİNDE ! 

Buradan bir hareket çektim ama size geldi mi dostlar, neyse gelmesin, ayıp bir şeydi yaptığım zaten. Sinem Kobal bile yapmış geçen, ben yapınca mı ayıp ulan insansızlar ehehe. Neyse, bir de olaya bilimsel bakalım Minnesota Üniversitesi bunun araştırmasını yapmış ve onu da geçen okudum bakalım, Uzman Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak nasıl analiz etmiş ;

Mutluluğun %48'i genlerimizden geliyor. %40'i etkisi bazen uzun sürmeyecek olan olaylardan, %12 Aile, İnanç Bağı, Arkadaşlıklar

Araştırma detayına internetten ulaşabilirsiniz. Yazı daha da uzar ve sizi bayabilir diye koymadım. Üstelik yazıda " Para mutlu etmiyor " gibi çok doğru bir analiz de var. Paranın mutlu etmediğini yarın ki yazımda yazacağım. 

E hani benim %50 payım be Polyanna şekerlerim? Ne oldu o payıma? Ulan sadece %12'sini direkt etkim var! Kalanına direkt etkim yok. Olayların da ancak %30-35'ine etkim var o da dolaylı etki, kişiye nasıl yansıdığına bile sonuca dönüşüyor. 

Sadece %12 bize düşen pay. Çünkü Aileni seçemesen de, Dini ve Dostluk tercihlerini rahatlıkla sen yapacaksın. Aslında bu durumda Her birine %4 verirsek, bize düşen %12 değil lan, %8. Duydun mu çocuk, %8 sadece! 

Kalan %42'yi kuşlar yemiş... Realist olun ki, mutsuz olsanız bile mutsuzluğunuz anlamı olsun ve eğer bu koşullarda mutlu oluyorsanız da işte o zaman çoğunluk gibi sığ ve içi boş değil, dopdolu ve dibine kadar mutlu olursun. Amme hizmetimizin sonuna geldik, çıkışta şapkamı bırakıyorum artık 3-5 ne atarsan kabul. Hiç atmazsan da çayını iç de öyle git lan, boşuna ocağı yakmadım herhalde ama 3-5 at ki, o sana daha çok çay olarak dönsün. Haydı kal sağlıcakla ve realist ol artık. Ol ki, bari sen sığlaşma bu gerzek toplum arasında. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder