15 Ocak 2017 Pazar

Müslümanlar Neden Böyle?

Selamın aleyküm. Gezinirken internette güzel bir videoya denk geldim kısa ve netti. O ayetleri daha iyi görmeme yardımcı oldu ve bunun üstüne 2 çift laf edeyim dedim.

Neden böyle üstümüzde "Bela" var biliyor musun? Ben biliyordum da, bu ayetlerle daha iyi anladım. Sen de anla. Anlamazsan bir daha oku. Cevap En'am suresindedir güzel kardeşim benim. Aç, sadece o sureyi aklederek 1 saatini ayırıp oku. İnan bakış açın değişecek. Sen de oku ateist kardeşim, sen de müslüman kardeşim. Ateistleri dine kazandırlaım diyoruz da, biz daha çok "Müslümanım" diye geçinenleri dine davet etmekle meşgulüz...

"De ki: "Size üstünüzden ya da ayaklarınızın altından azap gönderme ya da sizi birbirinize düşürüp paramparça bir toplum haline getirme gücü yalnızca O'nundur. Bak, iyice kavrasınlar diye mesajlarımızı nasıl çok boyutlu dile getiriyoruz? O, hak olduğu halde senin toplumun onu yalanladı. De ki: "Ben size vekil değilim." Her haberin gerçekleşeceği bir zaman/mekân vardır. Yakında bileceksiniz." - En'am 65, 66 ve 67


Yüce Allah burada diyor ki, siz böyle gidişe çok büyük bir bela hak edeceksiniz. Müslümanı, müslümana kırdıracağım ki bu benim için öyle kolaydır ki. Bunu da şu ayetlerden anlıyoruz ;

"Bir ölü iken kendisine hayat verdiğimiz, insanlar içinde yürümesi için kendisine bir ışık tuttuğumuz kişinin durumu, karanlıklar içinde kalmış, bir türlü ondan çıkamayan kişininki gibi olur mu? İşte böyle! Küfre sapanlara, yapmakta oldukları süslü-püslü gösterilmiştir. Ve böylece her ülkede, entrika ve hile düzenini kuran düzenbaz suçluları oranın el üstünde tutulan kimseleri yaparız: Fakat çevirdikleri entrikalar yalnız kendi aleyhlerine olur da, onu dahi anlamazlar. Onlara bir ayet geldiğinde şöyle demişlerdi: "Allah resullerine verilenin tıpkısı bize de verilmedikçe asla inanmayacağız." Allah resullük görevini nereye vereceğini daha iyi bilir. Suç işleyenlere, oynadıkları oyunlar yüzünden Allah katında bir küçüklük ve şiddetli bir azap öngörülmüştür. Allah, iyiye ve güzele götürmek istediğinin göğsünü İslam'a açar. Saptırmak dilediğinin de göğsünü öylesine daraltıp tıkar ki, o, göğe yükseliyormuş gibi olur. Allah, iman etmeyenler üzerine pisliği işte böyle atıverir. Rabbinin yolu işte budur; dosdoğru, kıvamında... Biz öğüt alan bir topluluğa ayetleri ayrıntılı bir biçimde açıkladık. Rableri katındaki huzur ve esenlik yurdu onlarındır. İşler oldukları ameller yüzünden O, onların Velî'si oluvermiştir. Gün olur şöyle diyerek onları huzurunda toplar: "Ey cinler/görünmez varlıklar topluluğu! Şu insanlara gerçekten çok ettiniz/insanların birçoğuna göz diktiniz." Onların insanlardan olan dostları şöyle derler: "Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlanmıştı. Bizim için belirlediğin sürenin sonuna geldik." Buyurur ki: "Barınağınız ateştir. Dilediğim zamanlar hariç orada süreklisiniz." Senin Rabbin Hakîm'dir, Alîm'dir. Ve işte Biz, işledikleri yüzünden zalimleri birbirine böyle musallat ederiz." - En'am 122, 123, 124, 156, 126, 127 128 ve 129 

Bilhassa 123. ayet bana göre Tayyip Erdoğan'ı ve onun iktidarlığını enfes ifade ediyor. Adam geldi, biten terör hortladı ve toplum resmen bölündü günümüzde "Başkanlığa Evet ve Hayır" diye bölündük. Ben hayırcıyım. Peygamberlerin hiçbirisi asla "Tek Adam" olmamıştır ve ben seçilmiş elçiyim diye kibre kapılmamıştır ki peygamberlerin bile hata yaptığını anlıyoruz Kur'an'dan. Müslüman da olmasa (!) ilahlığını falan ilan edecek herhalde bu kibir oraya kadar gider, kibir de değil gerçi Narsizm. Adam hem Müslüman, ama öylesine kin ve nefret saçıyor ki. Tükürüğü bile kinden yapılmış adeta. 

Hatırlatayım, Firavun'da böyle lüks ve saltanat içindeydi, Karun da ve servetleri hesaplanamıyordu günümüz iktidarının oğullarının bil servetini hesaplayamıyoruz gelin anlayın. Neyse daha fazla yazınca hapse atıyorlar. Derdim siyaset yapmak da değil, siyaseti 15 saat konuşuruz ama iktidarı ve gücü olan, her türlü yapacağını yapıyor ve peşinden ciddi bir "Sürü" gidiyor. Firavun da kibirliydi, beyimiz de kibirli. Malum, çobanlık zor iş vesselam. Tam bir sanat işi adeta. 

Bizim elin çobanıyla oyumuz denk değil bir kere ehehe. Bu espriyi anlamayan ve bu inceyi anlamayan benim "Küçümsediğimi" zannedecek ve bana muhtemelen oradan vurmaya kalkışacak bunu da biliyorum.

Mesajı alan alsın, almayan da aşağısını okumasın zaten. Kimseden korktuğum yok ama edeplice eleştirsen bile hapis yiyorsun. Neyse konuya dönelim. Bugün IŞID'da "Allah-u Ekber" diyor, IŞID'in öldürdüğü de. En'am suresinin 65, 66 ve 67. Ayetlerine işte günümüzle böyle enfes örtüşür. 

Eğer sen dini Allah'a özgülemezsen, peygamberler arası ralli yarışı gibi "En büyük Peygamber, bizim peygamber" dersen, peygamberini ilah edinirsen, Kur'an'da olmayan "Teravih Namazını, Kandilleri" baş tacı yapıp. Kur'an da defalarca olan "İhtiyacın kadarını al, malını daima önce ailenle, sonra yakın akrabanla, sonra da yetim, yoksul ve muhtaç olanla paylaş" emirlerini uygulamazsan, "Kadınına gereken değeri" vermezsen, oğlunu ve kızını Kur'an'la alakası olmayan yurtlara, ensarlara teslim edersen, şeyhlerden, Cübbeli Ahmet'lerden, Nureddin Yıldız'lardan dini dinlersen, Mevlana'lardan, türbelerden medet umursan olacağı budur. 

Adamların fıkıha, geleneğe aşık resmen! Kur'an gelenekselliğe ve atadan gelme şeylere karşıdır.

"Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun" dendiğinde: "Hayır! Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." derler. Peki, ataları bir şeye akıl erdiremiyor, doğruya ve güzele ulaşamıyor idiyseler! O küfre sapanların durumu, bağırıp çağırma dışında bir şeyi işitmeyen varlıklara haykıranın durumuna benzer. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bu yüzden akıllarını işletemez onlar." - Bakara 170 ve 171 

Kalın yapıp altını da çizdim. Bu adamların yaptığının birebir aynısını peygambere savaş açan müşrikler yapıyordu ve müşrikler de Allah'a iman ediyorlardı (!) Ama Allah'a ortak koşuyorlardı putlarını, atalardan gelme din dışı gelenekleri vardı ; Putlara yemek ikram etmek gibi, kız çocuklara surat ekşitip onları diri diri gömmek gibi, hatta eşlerini "Sen bana annemin sırtı gibisin" diyerek kendi kendine, kendi eşini haram ediyordu. Onlara göre de bu gelenekti ve bağnazca, doğuştan geçiyordu. Bu de gelecek nesli böyle yetiştirip, Allah'ın bize bıraktığı laneti akılsızlığımızla harmanlayarak ve Kur'an'dan uzak kalarak, buna çanak tutuyoruz, sonra da tek tek buna sen de dahilsin, sonra el açıp "Allah'ım sen İslama yardım et." diyorsun.

Allah sana lanet ediyor lanet! Sen halen sana lanet eden Allah'dan medet umuyorsun. Oturup bir sorgula kendini, ben nerede yanlışım de. Aç bir oku şu Allah'ın kitabını be kardeşim. Aklederek oku yahu! O zaman yanlışlarını emin ol göreceksin. Akletmekten acizsiniz, sonunuz cehennem. Allah akledin diyor, Cübbeli Ahmet "Akleden şeytanın yolcusudur." diyor ve onun peşinden "O çok mübarek bir zat, siz onu anlayamazsınız." diye peşinden gidiyorsunuz. 

Allah'ın lanetinden sizi yanmaz kefenler falan korumaz. IŞID bu gelenekçilerin "Silahlanmış bir ordu" hali. Tek fark inanın bu. Gerisi birebir aynı bu geleneğin. Allah'ın kitabından uzak kalırsan, yatacak yerin olmaz öbür tarafta ve kendi ahiretini yakarsın. Allah sana akıl vermiş. Bu adam doğru mu diyor acaba aç bir Allah'ın kitabı olan Kur'an ile kıyasla bakalım.  

Ateist ve Batılı toplumlar niye refah içinde de, müslüman ülkeler belalı biliyor musun? Ateist toplumlar Kur'an'a iman etmiyorlar ama onlar Kur'an'ın birçok emrini farkında olmadan yerine getiriyorlar. 

1- Kafirun suresinde olduğu gibi, Laiklik kavramı var yani "Herkesin dini kendinedir ve birisinin inancı yüzünden onun kılına bile dokunamazsın." İsterse baltaya, klavyeye tapsın.

2- "Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. Allah, adaleti ayakta tutanları sever." - Mümtehine 8

Bu ayete göre kişinin inancı ne olursa olsun eğer onun yardıma ihtiyacı varsa ona yardım edeceksin. Tecavüze uğradıysa onun için de haykıracaksın, hastaysa ona da çorba yapıp götüreceksin, çocuğuna bakman gerekiyorsa kendi evladın gibi bakacaksın. Ona her türlü iyiliği yapacaksın. Adil olacaksın çünkü ve adilsen, asla kimsenin ırkına, dinine, cinsiyetine, mezhebine, milletine bakmaz ve yardım edersin.

Bunun gibi bir çok şeyi diğer toplumlar bizden "Çok daha iyi" yapıyorlar onlar da kusursuz değil ve onların da sağlam noksanları var ama bizden daha iyiler bu da su götürmez bir gerçek. Biz daha hayvanları bile sevmeyi beceremeyen bir milletiz, leşiz, tembeliz. O yüzden bu ayetlere bakarak hatayı kendimizde aramalı, öz eleştiriyi hayatımızdan en büyük parçalarından birisi yapmalıyız.

Kimse merak da etmesin, bunları menfaati geçici ve elbet onların devri bitecek. Çünkü yüce Allah buyurur ki ;
"Peşin isteyene dünyada peşin veririz: Dilediğimize dilediğimiz kadar. Sonra da ona cehennemi veririz; yaslanır ona, kınanmış ve kovulmuş olarak. Kim de âhireti ister ve inanmış olarak ona yaraşır bir gayretle çalışırsa, böylelerinin gayretleri teşekkürle karşılanır. Biz onlara da, bunlara da Rabbinin lütfundan veririz. Rabbinin lütfu ise kısıtlanmış değildir." - İsra 18, 19 ve 20

Allah burada diyor ki dünya malını arzu edene onu veririm ve ona daldırırım, ama bu nimet geçicidir ve onların sonu cehennemdir. Ancak ahireti isteyene, ahireti veririm ama gerektiği kadar çabalayacak ve çalışacak. Yani ne kadar ekmek, o kadar köfte. Bu ayetlere bakıp, "Ama sen zenginliği baltalıyorsun çoğu yazında dünya nasibini unutma" dedin diyen küçük Nikola Teslacıklar da fırlayacaktır.

Sap ile samanı karıştırma yavrucuğum. Evet dünya nasibini de unutmayacaksın ama "Mü'min olmak ve Allah'a göre yaşamak" önceliğin olacak. Dünya malı ondan sonra serbest zaten, Allah zengin olmayı yasaklamıyor ki. İhtiyacın kadarını al diyor yani ihtyacını da kendine göre belirle diyor o serbestliği de veriyor, gerisini paylaşacaksın diyor. Bugün 10-15 evi olan hacılara gidiyorsun bayramda çocuklar gidiyorlar, 5 Lira para veriyor. Alışverişte har vurup harman savur, israf et. 20 Lira ver, ölür müsün? Günümüz en cimrileri de "Ben müslümanım" diyen ama 10 tane evi varken bile "Para bize yetmiyoğ" diyenlerdir. Hiç evi olmayanlar napsın? Ki o çocuklar genelde evi olmayanların çocuklarıdır. 20-30 verip daha çok sevindir ne olmuş. Sen en berbat zamanda bile 3-4 evini satsan 10 yılını kurtarırsın hiç çalışmasan bile. Malını akıllıca harcarsan o para sana çok yeter. Türkiye'de bugün bu zengin kesim, zibilyon kadar mal israf ediyor. Sonra gel sana "Şükret" diyor. Bizim köyde bir laf vardır. Dinime küfreden, Müslüman olsa diye...

O yüzden, zengin olmak asla kötü değildir aksine Allah bunun önünü açar ama evvela "Ahireti" isteyeceksin. Allah'ın bu kötüledikleri Tayyip gibi, Binali ve oğlu gibi tiplerdir. Nihat Hatipoğlu ve Cübbeli gibilerdir. Fakirliği överler ama altlarında 1200 oda, Jipler, evler, yatlar, kahvaltılarında kuş sütü eksiktir sadece ama milleti "Şükretmeyi" öğretirler. Allah işte bunları kınar. Çünkü bunlar "Dünya malını dünyada" isteyen tiplerdir. "Ahireti" istiyor lafları riyakarcadır çünkü Ahireti isteyen Müslüman paylaşır malını ihtiyacından sonra. Kendine saray, otel yaptırmaz, altına jipler ve kendisine sınırsız ödenek aldırtmaz, her mevkiye 77 sülalesini sokdurtmaz. 

Bu verdiğim tipler bu hacıların medyatik ve 10 kat daha zengin olanlarıdır sadece yani o kadar. Müslümanlık bir iddiadır bunu amellerle pekiştireceksiniz buna ben de dahilim merak etme. Benim senden tek özelliğim ya da farkım adına sen dilediğini söyle ya da dallamalık de hiç fark etmez, bunları yazıyor olmaktır o kadar. Çünkü peygamberlerin bile sorguya çekilecekse, biz kullar hayde hayde çekileceğiz. Ayrıca bir şeyin sadece sana göre aptalca, dallamalık, ya da ahmakça olması bunun gerçek olduğuna dair hiçbir delilin yoksa, bunun gerçek olduğunu değiştirmez. Sadece sen gerçeği kendinden uzaklaştırarak sapıyorsun demektir. Zaten bir şeyi reddediyorsan, o gerçeği kendinden uzaklaştırman gereklidir ve bu gereklilikleri kendince haklı gerekçelerle yaparsın. Misal ben de eskiden çok söven bir heriftim, fazla sabırlı değildim birkaç ay kadar ama şimdi sabretmeyi, sövmemeyi öğrendim ve halen de öğreniyorum. İlk yazılarımla bunu kıyasla göreceksin. Unutma, herkesin günahını bilirsin ama tövbesini bilemezsin asla.


Öf çok kafa şişirdim ama sonuç olarak moruk. Yukarıdaki Müslümanın, Müslümana kırdırması maalesef ahirete kadar gidecek ve sonumuz hiç iyi değil bu dünyada. O yüzden Ahireti isteyin çünkü ahirette zalimlerin sonu cehennem olacak. Sen elinden geleni yap çabala ama lafını dinletemezsen de boşver ve onları iftiraları ve zanlarıyla baş başa bırak. Ben yine uzun bir süre yokum. Sanki çok da umrunuzda da ehehe. Haydi eyvallah.

"Size vaat edilen şeyler kesinlikle meydana gelecektir. Siz engel olamazsınız. De ki: Ey kavmim, siz elinizden geleni yapadurun; ben de yapıyorum. Bu dünyanın sonunun kim hakkında hayırlı olacağını siz de öğreneceksiniz. Şurası muhakkak ki, zalimler asla iflâh olmazlar. Kendi döllendirip yaydığı ekinden ve hayvanlardan Allah'a bir pay ayırdılar da kendi zanlarınca şöyle dediler: "Bu Allah için, bu da ortaklarımız için." ortakları için olan Allah'a ulaşmaz. Ama Allah için olan, ortaklarına ulaşıyor. Ne kötü hüküm veriyorlar! Aynen bunun gibi, müşriklerden birçoğuna, Allah'a ortak koştukları kişiler, öz evlatlarını öldürmeyi güzel göstermiştir ki, hem onları yok etsinler hem de dinlerini onlar aleyhine karmakarışık hale getirsinler. Allah dileseydi bunu yapamazlardı. O halde onları, düzdükleri iftiralarla baş başa bırak." - En'am 134, 135, 136 ve 137 

9 Ocak 2017 Pazartesi

Herkes Yalnızken Neden Yalnızız?

Hep din mi yazacağım anasını satayım. Yazınca da çok okuyup paylaşıyorsunuz zaten gerçi. Mesela ben de yalnızım son 4 aydır ama çevreme de bakınıyorum reel ve sosyal medyadan arkadaşlara, ulan herkes yalnız. Çok güzel de o zaman neden herkes yalnızken yine yalnız kalmayı becerebiliyoruz. 

Altında yatan tek nosyon var, bencillik. Başka bir boksanız ve boksak, kendimi de katıyorum buna sonuçta ben de insanım. Allah benim belamı versin! Altında sadece bu var. Diğerleri bencilliğin bir koludur en fazla.

Yalnızım ama şununla konuşmam, yalnızım ama hemcinslerim gelmesin hatun gelsin, koca götü ve koca göğsü olsun, yalnızım ama lezbiyenim, yalnızım ama gayım, yalnızım ama biseksüelim, yalnızım ama böyleyim. Hepsinin ağzına geçireceksin 2 tane, oturacak pezevenk.

Ben en azından bunlardan değilim, ben de insanım, benim de tonlarca mallığım, angutluğum oldu ergenken ve 18'i yeni bitirdiğimde, bazen 24'ü devirdiğim bu yaşımda bile hatalarım var. Ancak burada ayrılıyoruz şekerim sizinle, çünkü ben yalnız olduğumda ve öyle hissettiğimde "Senin koca memen var mı bakayım, senin takımın ne, senin dinin, ırkın, mezhebin ve cinsel tercihin ne" diye sormadım ve sormam. 

Hem yalnızım diye şikayet edeceksin hem de Freudçuluk oynayıp milleti kategorize edeceksin senin ben yediğin yemekteki kalori miktarına sıçayım. Sen de tuvalette sıçıyorsun o kalorinin alayını demek ki kafada beyine gidecek hiçbir şey kalmıyor. İnsanlar cidden yalnızlık arayışında ve en muhtaçsal anlarında bile "İkiyüzlü" davranan leş bir varlık. Yüce Allah bu ayetinde ne güzel demiş ;


"İnsan sıkıntıya düştüğünde, Rabbine yönelerek Ona yakarır. Sonra Rabbi ona kendi katından bir nimet nasip ettiğinde, evvelce ettiği duayı unutur da, halkı Onun yolundan saptırmak için Allah'a eşler koşar. De ki: İnkârınla biraz oyalanadur; nasıl olsa ateş ehlindensin" - Zümer 8

İşte ben bu yüzden yüce Allah'a iman ediyorum. Sen ne büyüksün ey yüce Allah! Günümüz insanları bunu yapınca çok normal, olağan, modern, hatta elit bile oluyorlar. Oysa alemlerin yaratıcısı ve efendisi olan yüce Allah, ikiyüzlüleri cehennemine atacak. Bu yüzden Allah'a hayranım ve bu yüzden onu seviyorum. Yanlış olan bir şeyi, işine gelince gayet geçerli, doğru ve güzel bir davranış gibi kabul eden 2 ayaklı mahlukatlar ikiyüzlülük üzerine dört nala gidiyorlar ama o gün, kazanan ikiyüzlülük olmayacak! Kiminiz benim isyanımı bile anlamayacaksınız, doğaldır. Çünkü benim aktardığım ancak senin anlama eşiğin kadardır. Bu ayetin ve bu ayet gibi 4-5 ayet daha var. Onların anlamı ben de çok büyük. O ayetler ikiyüzlü herkesi anlatıyor. 

İkiyüzlü olan abazan ama abazanlığını dizginleyerek buna arkadaş, kanka, bazen fuckbuddy kisvesi vuran Ahmet'i anlatıyor, bazen onu seviyor gibi görünüp seninle paran için evlenen Sibel'i, Berna'yı ya da Mustafa'yı anlatıyor, bazen sırf sana daha yüksek mevki getirir diye patronunu yatağa atan Ebru'yu, Selma'yı, Ayşe'yi anlatıyor, bazen bu dul komşusunun çocuğunu seveyim, ona yardım edeyim, onun işlerini kibarca halledeyim belki bana verir diye hayvanlığını ve uçkurunu gizleyen Mert'i, itü sözlük'de, ekşi sözlük'de, bilimum sanal veya reel fark etmeden her yerde karı düşürürüm diye normalde tiksindiği şeyi hatun kişi bayılıyor diye, çok seviyormuş gibi satan tipleri anlatıyor, derdine ortak olurum gibi gözüküp altından her türlü menfaati bekleyen tipleri anlatıyor. Çoğunluk olanın, güç sahibi olanın götünde gezenleri anlatıyor. 

Beni anlatmıyor. Çünkü beni anlatsa, muhtemelen yalnız olmazdım ve götümde 100 tane dolanan yalaka tip ve bir o kadar da hatun olurdu. İnsanlardan tiksiniyorum. Çoğunluğu tiksinç ve ikiyüzlü çünkü. İkiyüzlü olmayan kaldıysa ben ondan istiyorum ama kalmamış ki, bulamıyorum. Bulduğum da sonradan sapıtıyor. Ben de çekilir birisi değilim ama açık sözlüyüm, netim ve dobrayım. 

İşin özü ;

1- Bencilsin, bu yüzden ikiyüzlüsün ve yalnız olmadığın halde en büyük yalnızlığı sen çekeceksin ve hep yalnız kalacaksın.

2- Ben de yalnızım ama benim yalnızlığım geçici. Bitecek sonra belki yine ama benim yalnızlığım insan bazında, Allah var çok şükür bunu biliyorum ve ikiyüzlü insanlara karşı bu acıyı, yani yalnızlık sanrısını ben seçiyorum.

3- Pesimist, kötümserim çünkü sizden de, benden de bir boka derman olmaz. Zaten ben kimseye derman da olmak istemiyorum. Derman olursam insanlara "Ulan bu herif oldu, niye ben olmadım?" diye kıskanacak 10.000 tane herif bulurum. Ben yalnızca Mü'min olmak ve ahiret mutluluğunu istiyorum. Ben bu ayetteki kul olmak istiyorum ve bunun için daha çok yolum ve senelerce yapmam gereken şeyler var ölene dek. Ben varoluş amacımı, hakkıyla yapmak istiyorum alttaki ayet gibi. Çünkü onun şefkatinden daha güzel hiçbir şefkat yok. Haydi eyvallah ;

"İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak için kendisini feda eder. Allah ise kullarına karşı pek şefkatlidir." - Bakara 207 



6 Ocak 2017 Cuma

Hadisler ve Kur'an

Dükkanı açasım geldi sıkıntıdan. Ben de açtım. Geçen bana bir arkadaş bu yazıyı göstererek "Hadislerin dinde acaba yer tutar mı ya?" şüphesine girdim dedi. Ben de arkadaşa özel cevap yapacaktım buraya dökeyim dedim. Evvela o ayetleri not alın, ben de yazıda olan sırasıyla bu ayetlerin cevabını Kur'an'dan vereyim. 

"İhtilaflı bir işin hükmünü Allah’tan (Kur’andan) ve Resulünden (Sünnetten) anlayın!"- Nisa 59

Buna başka meallerden bakalım bir de ;

"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere ve sizden olan yöneticilere de itaat edin. Birşeyde anlaşmazlığa düştüğünüz zaman onu Allah'a ve Peygambere havale edin-eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız. Bu daha hayırlıdır; neticesi de daha güzeldir." - Nisa 59 - Ümit Şimşek meâli

"Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah'a ve elçisine döndürün. Şayet Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir." - Nisa 59 - Ali Bulaç meâli

"Kim Peygambere itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur." - Nisa 80

"Resule itaat eden Allah'a itaat etmiş olur. Yan çizen çizsin, biz seni onlar üzerine bekçi göndermedik." - Nisa 80 - Yaşar Nuri Öztürk meâli

"Peygambere itaat eden, Allah'a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, Biz seni onların üzerine bekçi göndermedik." - Nisa 80 - Ümit Şimşek meâli

"Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan da sakının." - Haşr 7

"Allah'ın, kentler halkından resulüne zahmetsizce aktardığı mal ve nimetler şunlar içindir: Allah, Peygamber, yakınlar, yetimler, yoksullar, yolda kalmışlar. Bu böyle düzenlenmiştir ki, o mal ve nimetler sizden yalnız zengin olanlar arasında dönüp duran bir kudret aracı olmasın. Resul size ne verdiyse onu alın; sizi neden yasakladıysa ona son verin ve Allah'tan korkun. Hiç kuşkusuz, Allah'ın azabı çok şiddetlidir." - Haşr 7 - Yaşar Nuri Öztürk meâli

"Allah'ın, fethedilen ülkeler halkından Resulüne nasip ettiği mallar Allah'a, Resulüne, Peygamberin yakın akrabasına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir. Böylece, o malların, sadece zenginler arasında dönüp dolaşan bir servet halini alması önlenmiş olur. Peygamber size ne verdiyse alın; neyi yasakladıysa ondan da kaçının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın cezası pek çetindir." - Haşr 7- Ümit Şimşek meâli

"Allah sana Kitab’ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğini öğretmiştir." - Nisa 113

"Eğer Allah'ın senin üzerindeki lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir grup seni şaşırtmaya mutlaka yeltenecekti. Ama onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar. Ve sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Allah sana Kitap'ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah'ın senin üzerindeki lütfu çok büyüktür." - Nissa 113 - Yaşar Nuri Öztürk meâli 


"Eğer Allah'ın fazlı ve rahmeti senin üzerinde olmasaydı, onlardan bir grup, seni de saptırmak için tasarı kurmuştu. Oysa onlar, ancak kendi nefislerini saptırırlar ve sana hiç bir şeyle zarar veremezler. Allah, sana Kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediklerini öğretti. Allah'ın üzerinizdeki fazlı çok büyüktür." - Nisa 113 - Ali Bulaç meâli

Gördüğünüz gibi aynı Ateist mantıkla "Ayet kırpma" var. Oralar konuyla alakasız der sorsanız da bu vatandaşa. Ayrıca aldığı meale de baktım arkadaşın pek sağlam bir meal değil haliyle... Bana bu tip ayetlerle çok geliniyor. Gelen arkadaşlara da toptan bir cevap vereyim.

Haklı bir eleştirisi vardır bu tipin o kadar. Nisa 113'de Kitap ve hikmet aynı anda Kur'an değildir. Peki hikmet bu ayetler olamaz mı? Bence çok net bir cevapla, olabilir!

"Yemin olsun ki onu bir başka inişte de görmüştü. Son sınır ağacı, Sidretül Münteha yanında. Ki Cennetü'l-Me'va onun yanındadır. Sidreyi örten örtmekte iken, Göz ne kayıp şaştı ne azıp haddi aştı. Andolsun, o, Rabbinin en büyük ayetlerinden olanı gördü." - Necm 13, 14, 15, 16, 17 ve 18

Hadisçi arkadaşlar buna da Miraç derler. Çok kısa cevap vereyim. Surenin ilk 3-4 ayeti "Muhammed peygamberin Kur'an'ı kendisinin yazmadığına", 5-13 arası da "Muhammed'in Cebrail'i" gördüğüne net atıflardır. İnanmayan mealinden baksın.

Bu Miraç değildir. Bu ayetlerde Muhammed peygamber vahiy alırken test edilir ve testten geçer, testten geçtiğini de 17. Ayet olan "Göz ne kayıp şaştı, ne azıp haddi aştı" kısmından anlayabiliriz. 18. Ayette Hz. Muhammed bir "Hikmet" görür! Bu hikmet, o hikmet olabilir gayette! 

O yüzden her "Hikmete" "Hadis" diye atlamayın. Kur'an'da bunun gibi mevzular da var totomdan atmıyorum bal gibi Allah'ın ayeti. 3-5 "Resul'e itaat" ayetini görünce çoşmayın. Onun cevabı da var, al sana bu denklemi sağlayan ayet

Denklem ; Hz. Muhammed'e itaat = Kur'an'a itaat = Allah'a itaat

Denklemi sağlayan ayet ;

"Şüphesiz sana biat edenler, ancak Allah'a biat etmişlerdir. Allah'ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu halde, kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi aleyhine ahdini bozmuş olur. Kim de Allah'a verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir." - Fetih 10

Madem Hikmet = Hadisler size göre o zaman burada peygambere biat eden nasıl "Ancak Allah'a biat" edebilmekte? Hani bu hikmet hadislerinizdi, yüce Allah öyle demiyor ama ki arkadaş da şöyle bir cümle kullanmış yazısında ;

Bunun gibi çok ayet var. Kitap ve "hikmet" aynı şey olamaz. Aynı şey olsa, sadece "kitap" derdi. Kitap (Kuran), Hikmet (Hadisler) anlamına gelmektedir.

Oldu canım Allah Kur'an'ı yazarken sana soracaktı ya değil mi? Bu tipler böyle maalesef. Biz peygamberi de "Devre dışı" bırakmıyoruz. Bizzat peygamberi bütün iftiralardan koruyoruz ve dini yalnızca Allah'a özgülüyoruz. 

Bir de "Hakem ayeti" atmış ona da cevap vereyim. Sonra da "Helal-Haram" ayetine cevap vereceğim.

"Aralarındaki anlaşmazlıkta seni hakem tayin edip, verdiğin hükmü tereddütsüz kabullenmedikçe, iman etmiş olmazlar." - Nisa 65

Ayetin tamamı da bu ;

"Hayır, Rabbine yemin olsun ki iş, onların sandığı gibi değil. Onlar, aralarında çıkan karmaşık işlerde seni hakem yapıp verdiğin hükümle ilgili olarak, içlerinde hiçbir burukluk duymadan tam bir teslimiyete ulaşmadıkça iman etmiş olamazlar." - Nisa 65

Oğlum bir ayeti de kırpma ya! Her neyse cevap ayeti gelsin.

"Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onun, Rabbinden hak olarak indirildiğini biliyorlar. Sakın kuşkuya düşenlerden olma." - En'am 114

"Biz indirdik Tevrat'ı, biz. İyiye ve güzele kılavuz var onda, ışık var. Allah'a teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hakemlik yaparlardı. Kendini Rabb'e adayanlarla ilim ve hikmette derinleşmiş olanlar da Allah'ın Kitabı'ndan korumakla görevli olduklarıyla hükmederlerdi. Zaten onlar Allah'ın Kitabı'na tanıklardı. Artık insanlardan korkmayın, benden korkun da ayetlerimi basit bir ücret karşılığı satmayın. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, kâfirlerin ta kendileridir." - Maide 44


Bak ayetin sonunda ne diyor Allah "Ayetlerimle hakemlik yap" diyor ve başında da Tevrat'dan İncil'e dek Hz. Musa, Hz. Harun ve İsa'ya dek gelen tüm peygamberlerin de "Tevrat" ile hakemlik yaptığını söylüyor Allah. Resul'e itaat nasıl hadis oluyor o zaman hadisci arkadaşlarım?  

Ayrıca En'am 114 ayeti ne demek? Kastedilen hakem = Kur'an demektir, Allah'ın ayetlerine göre peygamber bir izahat veriyor demektir. Tevrat'da zamanında İncil'e dek "Hakem" olmuş bunu da Maide 44 izah etmektedir. Yani hüküm veren sadece Allah demektir. Aynı bu ayete uyduğum gibi ;


"O'nun yanında nelere kulluk ediyorsunuz? Sadece bir takım isimlere ki, adlarını siz ve atalarınız koymuştur. Onlar hakkında Allah, hiçbir kanıt indirmemiştir. Hüküm yalnız Allah'ındır. O, yalnız ve yalnız kendisine kulluk etmenizi emretti. Eskimez ve pörsümez din işte budur. Ama insanların çokları bilmiyorlar." - Yusuf 40

Benzer ayetler için bakabilirsiniz ; En'am 57, En'am 62, Maide 49, Kehf 26

Helal, Haram kısmına gelelim. 

"Onlar, ellerindeki Tevrat'ta ve İncil'de yazılı buldukları ümmî nebî olan Peygambere uyanlardır. Peygamber ise onlara iyiliği emreder, onları kötülükten sakındırır, temiz şeyleri onlara helâl eder, pis şeyleri haram kılar, daha önce üzerlerinde bulunan ağır yükleri ve bağları kaldırır. Ona iman eden, onu destekleyen, ona yardım eden ve onunla indirilmiş olan nura uyan kimseler, kurtuluşa erenlerin tâ kendileridir." - A'raf 157

Peki peygamber nasıl "Helal ve Haram" koyabiliyor? İşte böyle koyabiliyor ;

"Ey Muhammed! Sana, kendilerine nelerin helâl kılındığını soruyorlar. De ki: Size temiz ve hoş olan şeyler helal kılındı." - Maide 4

Yüce Allah son peygamber ve son elçi olan Hz. Muhammed'in bu yetkisini ya bizzat kendisi vahiy ile açıklar, ya da elçisinin lisanıyla açıklar.

Helal ve haram kılma Allah’ın hakkı olduğuna göre, burada Peygamber’de helal ve haram kılar denmesi ancak, temiz ve pis şeyleri Allah’ın Rasûlüne öğretmesi, onun da onların helal ya da haram olduğunu açıklaması anlamındadır. Yani burada Hz. Muhammed'e ayette verilen "Peygamber ise onlara iyiliği emreder, onları kötülükten sakındırır, temiz şeyleri onlara helâl eder, pis şeyleri haram kılar, daha önce üzerlerinde bulunan ağır yükleri ve bağları kaldırır." yetkisini kendi kafasına göre değil, Allah'ın yetkisi ve izni doğrultusunda koyduğu anlamına gelir. 

Burada dikkat edilmesi gereken nüans ise budur. Yüce Allah, helal ya da haram kılmasını doğrudan değil de, dolaylı olarak helal ya da haram kılmıştır. Çünkü bir şeyin temiz ya da pis olduğuna karar veren de yine Allah’tır. Peygamberin burada "Haram, helal kılabiliyor" olması yine tebliğ görevine denk gelmektedir. Çünkü izni ve yetkiyi veren merci şüphesiz ki yüce Allah'dır ve bu da Kur'an'ın bu ayetleriyle oldukça enfes örtüşür.

"Onlara şunu söyle: "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vahyedilene uyarım ben!" Sor onlara: "Körle gören bir olur mu? Hâlâ düşünmüyor musunuz?" - En'am 50

Benzer ayetler için bakabilirsiniz ; A'raf 203, Ahkaf 9

Yine dikkat edecek olursanız Allah buna da "Tevrat ve İncil"den örnek veriyor tıpkı yukarıda hakemlik kısmına cevap verdiği gibi, aynı cevabı vermektedir. Peki neden ben her şeye Kur'an diyorum biliyor musun? Evvela Allah'ın sözüdür bu sözler, içinde yanlış, kusur, tutarsızlık olması mümkün değildir. İşin içine "İnsan eli" değerse o zaman tutarsızlık kısmı deliniyor.

Ayrıca da din bu, şakası olmayan bir olay. İşin öbür tarafı var. İnancımı şahsen ben Kur'an'dan 200 yıl sonra çıkan ve kulaktan dolarak gelen "Hadislerle" şekillendirmek mantık hatasıdır. Çünkü kaynağı rivayet. Yani somut ve ispatlanabilir bir argüman değil. Oysa Kur'an'da en az 70 kere "Aklet, akletmez misiniz, düşünmüyor musunuz?" vurguları vardır. Bu her ne olursa olsun, Kur'an'a uygun hadis olsa bile bir nevi Allah'a zıt gitmektir. Bak sen Allah'sın, sen here şeye kadirsin, sen en mükemmel ve sen en kusursuzsun ama ben dinimi senin kusursuz kitabınla değil, rivayet ile şekillendiriyorum. Bu ne yaman çelişkidir şimdi?


Her neyse, bu konuda yüce Allah'ın görüşünü kitabındaki bir ayet ile alalım mı? Bence alalım. Yüce Allah buyurur ki ;

"Onlar sana ne zaman bir misal getirecek olsalar, Biz sana gerçeği getirir ve en güzel açıklamayı yaparız." - Furkan 33 

Buna "Ahsena Tefsir" denir. Yani Kur'an'ın kendi kendisini tefsir etmesi. İşte bizim mantığımız budur. Eğer sen bir görüş veriyorsun 5 ayet ile, bunun geri kalan 6231 ayet ile dışlanmamış olması gereklidir. 6230 ayette sıkıntı yok ama 1 ayette bile sıkıntı varsa, işte orada ben dikilirim karşına. Ahsena tefsirin gelişi de bizzat ayetin içinde geçer Furkan 33. ayetinin içinde ki "En güzel açıklama kısmı arapça da Ahsena tefsirdir." yalan diyen varsa al sana ayetin arapçası ;

"Ve lâ ye’tûneke bi meselin illâ ci’nâke bil hakkı ve ahsene tefsîrâ(tefsîren)." - Furkan 33

Bu ayet bizzat der ki ; En güzel yorum bana aittir. Öyleyse dinde bir şey ararken, benim kitabım size yeter! Daha güzel argümanlarsa Furkan Mekki bir suredir. Yani Mekke'de inmiştir ve 42. Ayettir iniş sırasına göre, yani en baba hükümlerin olduğu ; Bakara, Nisa, Ali İmran ve din hakkında son şeklin verildiği Maide'den çok önce inmiş. Furkan'ın anlamı da bu ayet ile paralel düşününce cuk oturacak. Furkan, "Ayıran" demektir ki Furkan, "Hak ile batılı ayıran" demektir. Yani Kur'an'ın isimlerinden de bir tanesidir. Bu paralelde düşündüğünde taşlar öylesine güzel oturuyor ki. 

Kur'an'a uygun hadisleri bir "Atasözü, öğüt" olarak almakta gram sakınca yok. Lakin asla bir "Dini kaynak" olarak alamazsınız. Allah kuluna yetmiyor dersiniz o zaman ve yukarıdaki tutarsızlık ortaya çıkar ki, ateistlerin büyük çoğunluğu "Ayetleri" değil, "Hadislerden" ekmek yemekteler haksız da değiller. Dinden döneni öldürün diye hadis var en güvenilir hadis kaynağında...

Ha keza, Cübbeli denen şarlatan 1 hafta evvel "Satranç günahtır, domuz eti ile denktir. Bakanın bile sevapları silinir." dedi. Nereden dedi? Cevap, hadis!





Hadisleri böyle, "Dini kaynak" olarak alırsan Allah sana bunları der, ben demiyorum bak Allah diyor. Bu ayetleri bizzat Cübbeli adına da ve onu takip edenler, hatta bütün tarikat, mezhepçi olan herkese ve uydurma her hadisi kabul eden bizzat hediye ediyorum! Çünkü bunu Allah size diyor, bana değil. Yüce Allah buyuruyor ki ;

"Ehlikitap'tan öylesi vardır ki, ona yüklerle emanet teslim etsen onu sana iade eder. Onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dînar emanet etsen, tepesine çökmedikçe onu sana geri vermez. Bunun sebebi şudur: Onlar: "Ümmîlerin, bizim aleyhimize yol bulmaları mümkün değildir." demişlerdir. Onlar, bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler. İş öyle değil! Kim ahdine vefa eder, takvaya sarılırsa hiç kuşkusuz, Allah takvaya sarılanları sever. Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini basit bir bedel karşılığı satanlar var ya, işte onlar için âhirette hiçbir nasip yoktur. Allah onlarla konuşmayacaktır, kıyamet günü onlara bakmayacaktır, onları temizleyip arıtmayacaktır. Onlar için korkunç bir azap vardır. Onlardan bir zümre vardır, aslında Kitap'tan olmayan birşeyi siz Kitap'tan sanasınız diye, dillerini Kitap'la eğip bükerler. O, Allah katında olmadığı halde, "Bu, Allah katındandır." derler. Bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler." - Ali İmran 75, 76, 77 ve 78

Günümüzün dincilik anlayışı budur özellikle altını çizdiğim son ayet. Hadisler işte böyle ucu açık bir tehlikedir maalesef. Peki bunları peygamber mi söyledi? Cevap, hayır! Söylemediğini nereden biliyorsun? İşte bu ayetlerden. Ayetleri de tek tek izah edeceğim. Ayetlere ikna olmayanlar tüm sureyi okuyabilir bu linkten.

"O çok şerefli bir elçinin getirdiği sözdür." - Hakka 40 = O sözden kastı da Kur'an'dır. Surenin tamaını okursanız bunun Kur'an olduğunu görmeniz hiç zor olmaz.

"Bir şairin sözü değildir o. Ne kadar da az inanıyorsunuz?" - Hakka 41 = Kur'an Allah'ın katındandır, bunu Muhammed uydurmamıştır.

"Bir kâhinin sözü de değildir o. Ne kadar da az araştırıp düşünüyorsunuz?" - Hakka 42 = Muhammed sadece peygamberdir. O bunu uyduracak kadar kahin falan da değildir! Söylediklerini biraz araştırın.

"Âlemlerin Rabbi'nden bir indiriştir o." - Hakka 43 = Yoruma kapalı. Bilal oğlan bile anlar.

"Eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi," - Hakka 44 = Eğer bazı sözleri, ben demişim gibi "Dini Kaynak" olarak gösterseydi...

"Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık." - Hakka 45 = Yoruma kapalıyız yine anacım.

"Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik." - Hakka 46 = Yine kapalıyız.

"Sizin hiçbiriniz ona siper de olamazdınız." - Hakka 47 = Hiç kimse de bunu engelleyemezdi.

Yoruma bile gerek yok bu ayetlerin aslında. Hz. Muhammed Kur'an'a aykırı konuşamaz eğer konuşursa akıbeti budur. Kur'an'a uygun hadisleri de şahsen ben "Dini Kaynak" olarak almam. Dinim kusursuz olmalı, insanüstü olmalı, tutarlı olmalı, mantıklı olmalı. Bunu sağlayacak tek şey de, Allah'ın ayetleridir. Başka hiçbir çıkar yoktur. Peygamberler bile bir konuda hüküm verirken "Kitaplarda yer alan hükümlere" göre hüküm vermiştir. 

Elbette her peygambere bir takım mucizeler verilmiştir. Dolasıyla tek yol sadece Kur'an'dır. Kur'an ile yukarıda dediğim gibi peygamberlerimizden olan Hz. Muhammed'i devre dışı bıraktığımız yok. Onun elçiliğini bütün rivayetlerden koruyoruz ve onun sünnetinin Kur'an'da bol bol bulunduğunu söylüyoruz. Bu nasıl Hz. Muhammed'i devre dışı bırakmaktır? Hz. Muhammed'in bile ahirette şikayeti ne olacak biliyor musun, her peygamber de hesaba çekilecek ve hepsi toplumlarından şikayette bulunacaktır ki bunu da Hz. Muhammed'in şikayetinden anlıyoruz. İşte bunun ayeti ve son peygamber olan Hz. Muhammed'in şikayeti ;

"Yemin olsun, kendilerine elçi gönderilenleri muhakkak hesaba çekeceğiz; gönderilen elçileri de mutlaka hesaba çekeceğiz." A'raf 6

"Resul de şöyle der: "Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kur'an'ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular." - Furkan 30 

Bu yazı bitince otur ve düşün. Al Kur'an'ı tekrardan Hakka suresini, Furkan suresini falan oku ve düşün. Allah'ın emrettiği gibi, düşün!

"Ey âdemoğulları! Ben size, "Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için açık bir düşmandır!" demedim mi? "Bana ibadet edin, dosdoğru yol budur!" demedim mi? Yemin olsun, şeytan, içinizden birçok nesli saptırmıştı. Aklınızı hiç işletmiyor muydunuz?" - Yasin 60, 61 ve 62


Haydi eyvallah.