30 Kasım 2017 Perşembe

Herkese İtirafımdır

Selamın aleyküm. Ben Berk, yaşım 25. Sert bir sonbahar gününün, Cuma sabahına doğmuş bir insan evladıyım ve insanlar zaman zaman yanılırlar değil mi?

İşte ben de yanıldım. Bu yüzden herkesden özür dilerim. Bugün size çok ciddi bir itiraf yapacağım.

Evet, hadislerde dinin kaynağıdır! Bunun için hepinizden özür dilerim ama bu gerçeği artık kabullendim.

En kısa zamanda da Nurcularla irtibata geçeceğim. İsmailağa'da olur. Muhammed'in miraca çıktığını artık kimse inkar edemeyecek. 

Bekleyin beni ey Ehli Kur'ancı sapıklar! Ben geliyorum...

Bugüne dek hep "Hadisleri" reddettim. Ehli Kur'an oldum. Ancak gerçekten büyük bir hata yapmışım. Bugün "Hadis" kelimesinin kökenine indiğimde çok derin bir hikmet ve fazileti fark ettim. Herkesin de bunu bilmesini istiyorum.

Biz bunca ay, bunca gün "Boşu boşuna" Hadislere karşı çıkmışız! Allah bile hadislerden yana! Evet yanlış duymadın. Allah bile bundan yana. Kur'an ile bunu ispat edeceğim. 

Kütüb-ü Sitte'nin hikmetini daha yeni fark ettim. Allah bile Kur'an'da "Hadis" diyor. 10 ayet okuyarak başımıza alim oluyor herkes! 

Lafı fazla uzatmayacağım ne desem boş. Allah beni affedecek inşallah. 

"İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar?!" - Casiye 6

Bu da Arapçası ;

"Tilke âyâtullahi netlûhâ aleyke bil hakkı, fe bi eyyi hadîsin ba’dallâhi ve âyâtihî yu’minûn(yu’minûne)." - Casiye 6

"Artık bundan sonra hangi hadise/söze iman edecekler?" - Mürselat 50

Bu da Arapçası ;

"Fe bi eyyi hadîsin ba’dehu yu’minûn(yu’minûne)." - Mürselat 50

"Göklerin ve yerin melekutuna, Allah'ın yarattığı herhangi birşeye bakmadılar mı; ecellerinin gerçekten yaklaşmış olabileceğini düşünmediler mi? Peki, bu Kur'an'dan sonra hangi hadise/söze iman ediyorlar?" - A'raf 185

Bu da Arapçası ;


"E ve lem yanzurû fî melekûtis semâvâti vel ardı ve mâ halakallâhu min şey’in ve en asâ en yekûne kadıkterebe eceluhum, fe bi eyyi hadîsin ba’dehu yu’minûn(yu’minûne)." - A'raf 185

Bak, Kur'an'da "Hadis" geçiyor demek ki, Hadis-i Şerifleri boşlamayacağız ey ümmet!

Bu arada bu yazının içine gizli bir uygulama yerleştirdim. Bu uygulama google geçmişinize bakarak size "Burcunuzu" tespit ediyor. Bu uygulama herkesde farklı çıkıyor. İnanmayan arkadaşıyla deneyebilir. 

Bu sonuca sizin burcunuz : Balık! 

Çünkü Kur'an muazzam bir kitap! Allah sana bile cevap vermiş sevgili Hadisçi! 

Balıklar da güzeldir bu arada. Hele bir "Sazan türü" var tam senlik biliyor musun? Bence bilmiyorsun. Öğrenimş oldun. Sazanlar güzeldir hele Kasımda bşaka bir 


Sakın bana "Ama Hadis zaten söz demek" diye gelme. Kur'an'da söz anlamında onlarca ayette "Kavl" kelimesi kullanılmıştır. İspatını da yapacağım.

"İddet bekleyen kadınlara evlenme isteğinizi dolaylı yoldan anlatmanızda veya böyle bir şeyi içinizde saklamanızda sizin için hiç bir günah yoktur. Allah bilmiştir ki, siz onları mutlaka anacaksınız, unutmayacaksınız. Bu sırada onlarla, örfün normal göreceği sözlerle konuşma dışında gizli bir buluşma için anlaşmayın. Ve zorunlu olan süre doluncaya kadar nikahı bağlamaya girişmeyin. Bilin ki Allah, benliklerinizin içindekini bilir. O'ndan sakının. Ve bilin ki Allah çok affedicidir, çok yumuşak davranışlıdır." - Bakara 235

Bu da Arapçası

"Ve lâ cunâhe aleykum fîmâ arradtum bihî min hitbetin nisâi ev eknentum fî enfusikum, alimallâhu ennekum se tezkurûnehunne ve lâkin lâ tuvâıdûhunne sirran illâ en tekûlû kavlen ma’rûfâ(ma’rûfen), ve lâ ta’zimû ukdeten nikâhı hattâ yeblugal kitâbu eceleh(ecelehu), va’lemû ennallâhe ya’lemu mâ fî enfusikum fahzerûh(fahzerûhu), va’lemû ennallâhe gafûrun halîm(halîmun)." - Bakara 235

Söz kısmında bak ne geçiyor? Kavl kelimesi. Bu seni tatmin etmezse aşağıya direkt arapça birkaç ayet daha atıyorum ve sonra geçen tüm ayetleri de aşağıya yazıyorum. Tek tek kontrol edebilirsin. 

"Kavlun ma’rûfun ve magfiretun, hayrun min sadakatin yetbeuhâ ezâ(ezen), vallâhu ganiyyun halîm(halîmun)." - Bakara 263

"Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahsenehu, ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi)." - Zümer 18

"Tâatun ve kavlun ma’rûfun, fe izâ azemel emru, fe lev sadekûllâhe le kâne hayran lehum." - Muhammed 21

"Yâ nisâen nebiyyi lestunne ke ehadin minen nisai inittekaytunne fe lâ tahda’ne bil kavli fe yatmaallezî fî kalbihî maradun ve kulne kavlen ma’rûfâ(ma’rûfen)." - Ahzab 32

"Ve lâ tu’tûs sufehâe emvâlekumulletî cealallâhu lekum kıyâmen verzukûhum fîhâ veksûhum ve kûlû lehum kavlen ma’rûfâ(ma’rûfen)." - Nisa 5

"Ve izâ hadaral kısmete ulûl kurbâ vel yetâmâ vel mesâkînu ferzukûhum minhu ve kûlû lehum kavlen ma’rûfâ(ma’rûfen)." - Nisa 8

Diğer söz anlamında "Kavl" geçen Ayetler ; Nisa 63 ve 148, En'am 112, İbrahim 27, Hacc 24, Enbiya 110, Hacc 30, Secde 13, Yasin 7 ve 70, Saffat 31, Zümer 18, Kaf 29, Zariyat 8, Mücadele 2, Mümtehine 4, Hakka 40 ve 41, Tekvir 19 ve 25, İsra 23, 28 ve 40, Taha 44, Müzzemmil 5

Tek tek arapçasını açıp kontrol edebilirsin bu ayetlerin.

Bu ayetlerde "Kavl" geçerken, neden bu 3 ayette "Hadis" geçiyor oturup düşündün mü? Hayır. Öyleyse bence otur bir düşün!     

Ha, bu arada. Peki ben hangi "Hadise" inandığımı söyleyeyim mi? İşte buna!

"De ki: "Ey Ehlikitap! Allah, yaptıklarınıza tanıklık ederken, Allah'ın ayetlerini neden inkâr ediyorsunuz?" Şunu da söyle: "Ey Ehlikitap! Neden iman edenleri Allah yolundan alıkoyuyorsunuz? Gözünüzle gördüğünüz halde, Allah yolunu neden çarpıtmak istiyorsunuz? Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir." Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir zümreye boyun eğerseniz sizi, imanınızdan sonra kâfirler haline getirirler. Allah'ın ayetleri size okunuyor, Resulü de aranızda; peki, nasıl küfre sapıyorsunuz? Kim Allah'a sarılırsa dosdoğru yola iletilmiştir o... Ey iman edenler! Allah'tan, kendisinden korkmaya yaraşır biçimde korkun. Müslümanlar olmanın/Allah'a teslim olmanın dışında bir hal üzere sakın can vermeyin. Hep birlikte Allah'ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın; Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Birbirinizin düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi uzlaştırıp kaynaştırdı da O'nun nimeti sayesinde kardeşler haline geldiniz. Ateşten bir çukurun kenarında idiniz; sizi oradan kurtardı. Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki, doğruya ve güzele yol bulasınız. İçinizden hayra çağıran, doğruluk ve güzelliği belirlenene özendiren, kötülük ve çirkinlik belirlenenden sakındıran bir topluluk olsun. Kurtuluş ve zafere erenler işte onlardır. Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır." - Ali İmran 98-105 

Haydi eyvallah. Selam.

24 Kasım 2017 Cuma

Depresyon

Çok iç döktüm ama hiç depresyon hakkında tamamen bir yazı yazmadım. 22 Kasım'a yeni girdik. 21 Kasım'ı 22 Kasım'a bağlayan gecedeyim. Bu yazıyı hangi tarihte yayınlarım hiçbir fikrim yok. Sanki binlerce kişi benim yazılarımı dört gözle bekliyormuş gibi. Hiçbirinizin umrunda değilim. Zaten niye olayım ki?

Twitter açtım. Orada bile hashtag ile yazımın linkini atıyorum. Niye? Birileri görsün diye. İşte o kadar vasıfsız ve okuyanı olmayan bir blog sahibiyim. Zaman zaman millete zorla okutturuyorum. Bunu yaparken i.ten içe utanıyorum ana napayım lan. Birilerine sesini duyurmak da seni bazen iyi hissettiriyor. Bu aralar hiçbir şey yapmıyorum. Sadece oyun oynuyorum ve ders çalışıyorum. Sosyoloji oğlum bölüm vizeler geldi. Açıktan okuyoruz. 3 senede bitireceksem, işi az sıkı tutmak gerek. 

Ruhsal bir şımarıklık bazen bu durum. Bu eleştiriye katılıyorum. Benimkisi dünyanın en büyük acısı değil ve kaldıramadığım bir acı da değil, öyle olsa çoktan biletimi keserdim. Ancak bazı şeyleri yeniden yaşayacağını bile bile yaşamak ve o yaranın bir türlü "Kabuk" dahi bağlayamaması, hep taze kalması ve sürekli kanaması çok yoruyor.

Evet gerçek kanamalarda dahi 5 Litre kadının 3.5 Litresini kaybetsen dahi "Yaşamsal" işlevlerin halen çalışır. Ancak ona "Yaşamak" denir mi sence? Adım dahi atacak gücü kendinde bulamıyorsun. O gücün olunca da o adımı atmak için kendinde "Gerçek bir neden" bulamıyorsun. Ürettiğin bir neden oluyor ama bu da kendini salak yerine koymak oluyor. Ben de kendimi salak yerine asla koyamam. Sen koyabiliyorsan ne mutlu sana.  

Oyun oynamak da iyi geliyor bana. Zira düşüne düşüne seni aşırı buhrana ve depresif hislere iten düşüncelerden birkaç saatliğine de olsa da kaçabiliyorsun.

Allah, ayetlerinde dediği gibi "Kaldıramayacağı yük vermez ve her zorluğun yanında kolaylık" vardır. Bunu biliyorum ve hayatımda bunu bizzat gördüm. Çünkü yaşadım. 

Bazen öyle bir geliyor ki, anlamıyorsun ne olduğunu. Güzel bir şarkı dinlesen bile zevk alamıyorsun orada "Acıklı" bir söz, bir melodi arıyorsun kendinle özleştirmek ve onunla empati yapabilmek için. Eski bir şarkı dinliyorsun doksanlardan. Evet ben doksanlar bebesiyim ve o yılları çok özlüyorum be! O şarkıları dinlerken bile bu aralar "Ulan ne yaşlanmışız" diyerek kendime acı çıkarabiliyorum.

Hayatımda şu an beni motive edecek ve heyecanlandıracak hiçbir şey yok. Din hep var. Olmasa zaten boşuna yaşıyorum ama "Ahireti" kapsamayan yani bu dünyaya dair bir şey bahsediyorum. Bazen sizi dünyalık işler de motive eder ve hayatta kalma içgüdünüzü tetikler. Merak etme, intihar edecek ahmak ve aptal değilim. Zaten yapmaya da asla cesaretim olmadı. En fazla düşünürüm ve hemen vazgeçerim. 

Yok abi ama işte. Param yok mesela hem kendime, hem etrafa, hem de muhtaçlara faydam olsun. Allah'a şükür aç ve açıkta değilim ama bazıları gibi kıyıda köşede beş kuruş param yok. Eğitim desen o hafif motive ediyor ama sonrasında ne olacak diye düşüncelere dalınca o motivasyon da gidiyor. Aşk desen, 3 aydır yok. Olsun istiyorum yavaş yavaş ama "Ulan bu kadından olur." diyeceğim kimse yok. Birisi "Öyle gibi" geliyor, flört edelim diyorsun bana gelen her kadın da yaralı zaten. Elin herifiyle orgazmdan orgazma uçarlar, Berk'e gelince yarabbi şükür çekerler. Hoş benim orgazm'lık niyetim de yok baya saf sevgi, ilgi, şefkat falan istiyorum lan. 

Zaten kadınları çözdüm diyem de yalan söyler. Birisini merak ediyorsun ve laf yiyorsun, diğerini de "Ya biz senle eskiden ne güzel konuşurduk." diyip yazmadığın için laf yiyorsun. Harbiden regl ile güncelleme geliyor bunlara her ay. Neyse, her taraftan farklı bir tokat yiyoruz. İşlere başvuruyorsun ama olmuyor çünkü mülakata bile çağırmıyorlar falan işte. 

Bazen kendimi aileme yük hissediyorum. Bu aralar epey vasıfsızlaştım çünkü. Bazen öyle bir uyumak istiyorum ki, kış uykusu tadında böyle. Uyandığımda birçok şey değişsin istiyorum. Distopya bu düşünce benim için ama umut etmek yine de güzel şey.

İşte depresyon budur mesela. Yatağında saatlerce ağlamak değil. Dışarıda hava güneşlidir ama içinde Gölcük Depremi yaşanır, üstüne bir de Tsunami yersin. Youtube'da dolanırsın ve birilerinin "Çok mutlu" olduğunu görünce, ulan bu mutluluğun şifresi falan mı var, varsa versinler dersin ve onları it gibi kıskanırsın. Dışarısı sislidir önüne göremezsin, ruhunda da tam daha beteridir. Denizlerin en altı gibi zifiri karanlıktır ve hiçbir şey göremezsin.   

Kendini insan hissetmek istiyorsun, yaptıklarınla, paylaştıklarınla ve seni sen yapan şeylerle ben buradayım diyorsun ama senin burada olduğunu görmüyorlar, dinlemiyorlar, bilmiyorlar, hoş görmek, bilmek ve dinlemek zorunda değiller ama bazen de fark edin lan! İlla intihar mı etmek lazım? Akciğer kanseri mi olmak lazım? Ya da senin o götü beş para etmez ruhunun, bana menfaatinin mi düşmesi lazım be karaktersiz!

Adam dini soru soruyor yardımcı oluyoruz. Be hayvan oğlu hayvan bir hal hatır sor lan! İnsan utanır ayıp olmasın diye sorar bari. Ancak herif baya "Mal" gibi kullanıyor seni. 

Ben de kendimde, geleceğimde, ruhumda şu an hiçbir şey göremiyorum işte. Ağlamak istersin de ağlayamazsın ya, ama gözlerinden ağlayamazsın. Ruhun ağlamanın her şeklini yaşar kanaya kanaya. 

Hoş uyanıkken de pek duymuyorsunuz. Hem de hiçbiriniz. O yüzden bu yazıyı da zor yazdım. Çünkü zordur canın yanarken en doğru kelimeleri, en doğru şekilde ifade edebilmek. Aklına gelir ve yazarsın. Samimi gelebilir sana ama ben daha acımın "A" harfinden dahi bahsedemedim. Öyle bir şey bu depresyon işte. Zaten bu hissi ne zaman hissetsen, asla içindekileri atamazsın. Çünkü o kadar çoktur ki, ruhunun dayanabildiklerine hayret edersin. 

Bu da böyle boş, içimi döktüğüm ve okuyana birisine hiçbir şey katmayacak bir yazı oldu. Merak edenlere bunun tanımını yapayım. 

Depresyon nedir? Sana ilgi çekici tanım yapayım da akılda kalsın.

Depresyon, Harry Potter olup Voldermort'a karşı "Ne yaparsan yap la bana ne!" diyerek acısına gömülmek ve sana faydası dokunmayanlara karşı bir tavırdır.

Depresyon, Batman olup Gotham'a "Defolup gidin ya da kendinizi kendiniz kurtarın. Ben yokum lan!" diye isyan etmektir ama en çok kendine isyan etmektir. Bu isyanı kimse bilmez, bilse de umurunda olmaz. 

Depresyon, Örümcek Adam olup "Kahramanlık" yapmayı reddetmek ve kahraman olmayı asla istemeyecek kadar insanlara öfkedir.

Depresyon, Mustafa Kemal Atatürk olup Sevr antlaşmasına bile "Yeter lan! Gidin başımdan!" edasıyla imza atarak gereksiz tüm kalabalıklardan kaçıştır.

Depresyon, Dünyayı Kurtaran Adam olup "Bu dünyayı bu hale siz getirdiniz. Siz kurtarın lan düdükler!" diyerek içindeki iyiliğe rağmen iyi olmayı reddetmektir.

Depresyon, çözebileceğin bir şeydir. Basit bir test sorusu gibi. Çözsen, her şey bitecek ama bitince ne olacak? Diyerek o soruyu inadına boş bırakmaktır ve kendine, topluma isyandır ve kendi sınırlarında bir ülke kurup, o ülkede tavrınla "Ben varım!" demektir. Kimsenin duymayacağını, duya da asla umursamayacağını bile bile mucize beklemektir. 

Depresyon, umutsuz olmak değildir. Umutlu olmak için kendine güç, kendine dair bir motivasyon ve sonrasında kendisine gidecek bir yol, yapılacak bir iş ve sarılacak bir dal bulamamaktır. 

Haydi eyvallah. 

22 Kasım 2017 Çarşamba

Amentü Nedir?

Selamın aleyküm. Merhabalar. Bugün dinimize giren "Amentü" denen mikrobu size anlatacağım. Bu mikrobu zaman zaman, namazlarında okuyan dahi vardır.

Önce gelelim duanın Arapça ve Türkçe hallerine.

Amentü billahi ve melâiketihi, ve kütübihî ve rusülihî ve'l yevmi'l-âhıri ve bi'l-kaderi, hayrihî ve şerrihi mina'llâhi teâlâ ve'l-ba'sü ba'de'l mevt. Haggun, Eşhedü en lâ ilâhe illAllâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlühü. 

Ben Allâh-ü Te'âlâ'ya, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere ; hayır ve şerrin Allâh-ü Te'âlâ'nın yaratmasıyla olduğuna inandım. Öldükten sonra dirilmek de haktır. Ben şahadet ederim ki, Allâh-ü Te'âlâ'dan başka ilâh yoktur. Ve yine şahadet ederim ki, Muhammed (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) O'nun kulu ve peygamberidir.

Şimdi buradan da ne var canım sen de diyeceksin ilk okuduğunda. O zaman aşağıyı tüm dikkatin ile oku. Okumayanı dövüyorlar ehehe.

Evet Bakara'da "Melekler, kitaplar ve peygamberler" arası ayrım yapmayın ayeti var ve evet "La ilahe illallah" geçiyor ne güzel değil mi? Fazla safsın böyle düşünüyorsan maalesef ya da dikkatsizsin.

"bi'l-kaderi, hayrihî ve şerrihi mina'llâhi teâlâ ve'l-ba'sü ba'de'l mevt" kısmı fazla dikkat çekici. Türkçesi ise "Hayrın ve şerrin Allah'dan olduğuna inanırım." Klasik bir kadercilik kafasıdır bu ama bu kafa, müthiş tehlikelidir. Neden mi? Zerdüştlük yüzünden!

Zerdüştlüğü bilmeyenlere kısa ama sağlamca anlatayım. Dünyanın "En Eski" olduğu iddia edilen ve bu tezi ancak iddiada kalan bir "Tek Tanrı" inancıdır. 

Bu dinin ilk peygamberi Zerdüşt denen heriftir. Müritleri ile bir yerlere göç ediyor falan ve bu dine 2 tane Tanrı var. Tek Tanrılı din söz de ya...

Yazan Onedio gibi her yer bir de aptal aptal "Tek Tanrı" inancı diye milleti yemeye çalışırlar. Onedio falan okumayın oğlum. Her gün -35 IQ yapar orası. Siz de salak muamelesini hak ediyorsunuz zaman zaman insanlar. Çünkü onlara rağbet gösteren ve hitler, tıklamalar ile onları var eden sizsiniz. 15 gün tıklamayın topluca o site ayakta kalabiliyor mu bak bakalım!

Bu dinin "Mazdekizim" diye bir mezhebi bile var. Zerdüşt dinci Mazdek'in özetle "Erken Komünizm" girişimini kendi diniyle izah çabasıdır. Marx'dan baya önce paranın paylaşılmasını falan savunuyor bu herif. 

Her neyse, konuya odaklan arka sıra! Kafaya tebeşir geliyor bak! Evet, biz halen tebeşir tozu yutuyoruz. Ne var yani? Ne diyordum, heh. Bu dinde bal gibi 2 Tanrı vardır. 

İyilik Tanrısı = Ahura Mazda = Düşünce saflık, şefkatli olmak, merhametli olmak, hayvanlara iyi davranmak, yararlı ve faydalı işler görmek vb.

Kötülük Tanrısı = Ahirman = Şehvet, kibir, bozgunculuk ve daha nice kötülükler.

Ayrıca bu dinde de bizde "Sırat Köprü" hurafesinin ilk versiyonu olan, "Çinvat" köprüsü vardır ve zaten hadisler bence birebir zerdüştlük inancından kopya çekip bunu "Hadisler" ile dine eklemeye çalışmıştır. 

Zerdüştlükde de 5 defa ibadet vardır günde ama merak etmeyin. Sadece 5 kere olması tesadüftür. Sabah ibadetinde özel mekanları olur ve bu yüzden uyandıran horozları bile kutsal sayarlar. Ayrıca ya güneş ya da ateşe yönelik tapınma şeklinde ibadetleri vardır. Dolayısıyla "İbadet" kısmının içeriği, bizim dinimiz olan İslam ile tamamen alakasızdır. Ateşin olduğu yerlerde yapılan temizleme ayinleridir bunlar ve ateşin etrafında ilahiler falan okunur işte. 

Zerdüştlere sorsanız buna "Namaz" derler ama bu namazdan çok uzaktır. Nedeni de bu linkte yer alan görsellerdir. Herif baya ateşin önünde dua ediyor lan işte. Direkt Zerdüşizm Türkiye'den aldım görüntüleri. Yukarıda da "İslam ile benzerlikleri" görseli var. Yazık lan, Muhammed peygamberi bunlarda miraca çıktı ve Sırat köprüsü var zannediyorlar.

Kafam karışsın Zerdüşizm'den diyeceğim de Kötülük Tanrısı, onların Sırat yani Çinvat köprüsü ve de Miraç mevzusu zaten kafadan 15-0 yenik başlıyor. Empati kuruyorum bu dine inananlarla diye, yok abi. Ne ruhum, ne de beynim bu salaklıkları kabul etmiyor. Kur'an bu yüzden muazzam abi gram tahrif yok! Bu ayette meydan okunduğu gibi.

"Kur'an'ı, iyice okuyup düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başka birinin katından gelseydi, elbetteki onun içinde birçok ihtilaf bulacaklardı." - Nisa 82 

Gerçekten de tek tutarlı ve samimi yolu da Kur'an veriyor bize! Gerisi traş gerçekten. Neyse dağılmadan devam edelim. Günümüzde daha çok Mecusi ve Parsicilik olarak bilinir bu inanç. İnanacın temeli ise Ahura Mazda ile Ahirman'ın savaşıdır. İyiler Ahura'nın safında, kötüler ise Ahirman'ın safında olurlar ve kıyametten önce Ahura Mazda, Ahirman'ı mutlaka mağlup edecektir. Gerçekten güzel bir masal uydurmuş Zerdüşt.

Şimdi size bunları niye anlattım biliyor musunuz? Bu Amentü ile kötülük "Tanrısal" bir nitelik kazanıyor. Nasıl mı? Amentü'yu birçok kişi halen Kur'an'sal zannediyor. Tamamen Kur'an'a dayanmaz. Parça parça Kur'an'a dair yerler vardır ama özellikle "Şerrin Allah'dan geldiği" asla geçmez.

Hatta tam aksi yönde ayet bile mevcuttur. 

"Size gelip çatan her musibet ellerinizin kazandığı yüzündendir. Allah birçoklarını da affediyor." - Şura 30 

Allah kötülüğü de yaratır ama kötülük asla Allah'dan gelmez. İyilik de bizden kaynaklıdır. Çünkü Allah iyi ve kötü olmayı yaratır ama iyi olmak ya da kötü olmak tamamen senin elindedir. Seçimine asla hiçbir Tanrısal müdahelede bulunmaz. Sadece hayatın bir labirenttir ve o labirente iyi olursan, kötü olursan ana sonuçların nettir. Geri kalan her sonuç iyi da kötü tamamen senin eserindir. Bu ayetlerde olduğu gibi. 

"Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur." - Necm 39

"Her insanın uğursuzluk kuşunu onun boynuna takmışızdır. Kıyamet günü kendisine, önünde açılmış olarak bulacağı bir kitap çıkaracağız:" - İsra 13   

Kötülüğe eğer siz böyle Tanrısal zemin verirseniz ki Amentü'da bu illet denenmiş. Bu yüzden şahsi hayatımda ben buna "Amentü Mikrobu" derim. 

O zaman siz cehenneme asla hiçbir sebep veremezsiniz. Çünkü kötülüğe ontolojik bir zemin hazırlar, bunu "Hak" hale getirir ve her kötüye "Tutarlı" bir mazaret sunmuş olursunuz.

Tecavüzcüsünden tut, hırsızına kadar hiçbirini de yaptığından dolayı asla yargılayamazsın çünkü elinde "Hak" bir neden var. Bu neden kendi içinde de tutarlı. 

Hatta kötülüğün ontolojik olmadığına dair yani "Şerin Allah'dan" gelmediğine dair başka bir ispat ayeti sunayım mı size?

"İş bitirilince şeytan onlara şöyle dedi: "Allah size hak bir vaatle vaatte bulundu, ben ise vaat ettim ama vaadimden caydım. Benim sizin üzerinizde bir sultam yoktu. Sizi davet ettim, siz de bana uydunuz. Hepsi bu. Şimdi beni kınamayı bırakın da öz benliklerinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Aslında ben sizin, daha önceden beni şirk aracı yapmanıza karşı çıkmıştım. Zalimler için acıklı bir azap öngörülmüştür." - İbrahim 22

Bakın, İblis bile bir "Tanrı" olarak lanse edilmesine kendisi dahi karşı çıkmış! Bu tamamen Şer'in Allah katından asla olmadığına dair çok net bir delildir! Çünkü insnaları şirke sürükleyen İblis, kendisine "Tanrı" olarak görmelerine, "Defolun gidin lan! O kadar da değil!" diye posta koyuyor adeta.

Çünkü İblis biliyor Allah'ın muazzam gücünü ve haddini biliyor. İblis'i övmüyorum ama kendi içinde gayet tutarlı bir davranış sergiliyor. Çünkü kendisini "Tanrı" ilan edenlere karşı çıkmasa tutarsızlık işlemiş olurdu. Zira İblis Allah'ın huzurundan kovulurken bile "Kendisini Yaratanın" Allah olduğu biliyor ve Allah'dan süre istiyor. Yani ayetler arası muazzam bir tutarlılık var. Aksini iddia etse, Kur'an'da muazzam bir çelişki olmuş olacaktı.


"Andolsun ki sizi yarattık, sonra sizi biçimlendirdik, sonra da meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. Onlar da secde ettiler. Ama İblis etmedi, secde edenlerden olmadı o. Allah buyurdu: "Sana emrettiğimde secde etmeni engelleyen neydi?" İblis dedi: "Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın." Buyurdu: "O halde in oradan. Senin haddine mi orada büyüklük taslamak! Hadi çık! Sen alçaklardansın." Dedi: "İnsanların diriltileceği güne kadar bana süre ver." Buyurdu: "Süre verilenlerdensin." - Ar'af 11-15 

Geçmedi mi filtreden? Geçmediyse geçene dek burayı tane tane oku o zaman.


Kötülüğün "Tanrısal" olduğunu söyleyen bir kişi de kimdi biliyor musun? Sahte Peygamber Rashad Khalifa. Kur'an'ın sözde peygamberi (!) olan bu vatandaş, İblis'in de bir "Tanrı" olduğunu söylüyor. Evet, yanlış okumadın ve yukarıdaki ayet ile yani kendisine işaret eden ayetlerin olduğu kitapta başka bir ayet ile kendisi çok net çelişiyor.

Bu videonun 25:56 ile 30:54 arasını dikkatle dinleyin. Aşağıda da bire bir aktarmaya çalıştım. Videoyu tam da 25:56'dan başlatıyorum aşağıda izleyebilirsiniz. Açıklamasına gerekli yerleri kalınlaştıracağım.



"İnsanın yaratılmasının ilk sebebi, şeytanın niyetini göstermekti. Allah'ın Adem'i yaratarak, meleklere secde ettirmesi aslında Allah'ın şeytana kendisini ifşa etme hakkı önceliğini tanımasıdır ve bu, Allah'ın merhametinin bir kanıtıdır. İnsanın yaratılmasının diğer sebebi, biraz karmaşıktır. Bunu anlamak için şeytanın söylediğine bakalım: "Bu evrende kendi başıma yöneteceğim bir yer yapacağım" dediği zamana gitmeliyiz. Kendi kurallarımın olduğu bir krallığın "Tanrısı" olacağım. Allah bunu duyunca dedi ki "Bir Tanrı mı olmak istiyorsun, tamam! Sana izin veriyorum! Bunun düşündüğün gibi olmadığına çekeceğin zorluklarla tanık olacaksın." dedi. Bu bizi, insanın yaratmasını diğer sebebine götürür. 

Bu yüzden Allah, şeytana geçici olarak yetkisini kullanabileceği bir hakimiyet alanı ve yandaşlar verdi. Kral ya da Tanrı olmanız için kendinize ait bir yetki alanınız olmalıdır. Allah'ın şeytana verdiği bu alan, evren içinde çok küçük kalmaktadır. Konuşmanın başında dediğim gibi Allah, birbirinden çok derin 7 evren yarattı ve bu sonsuz evrenler içindeki en küçük evren olan, yok denecek kadar küçük ve ufak bir alanda şeytana yetki verdi. Şimdi şeytan kendi yetki alanına sahip, peki yandaşları nereden bulacak? Evet, bu insandır. Allah insanı yarattı ve insana seçme iradesi verdi. Allah size, bana ve hepimize "Eğer onun krallığını seçerseniz, onun krallığının parçası oluruz." dedi. Bu hangisini seçeceğimize bağlıdır. Şeytanın bakış açısıyla yoksa Allah'ın bakış açısıyla mı görmek istiyoruz? Evrenlerin tek ve eşsiz yaratıcısı Allah'tır. Başka hiçbir yardımcısı yoktur ve ondan başka ilah yoktur diyorsanız bu Allah'dan yana olduğunuzu gösterir. 


Şeytanın bakışı ise "Tek başına Allah yetersizdir. Yanında başka ilahlar, efendiler de olmalıdır." der. Şeytan bunu ister ve kendisi de bir "İlah, efendi" olduğunu ispatlamaya çalışır. Her kim şeytanın bakışına sahip olursa, onun yandaşına dönüşür. Bu sayede şeytan yetki alanına sahip olur. Dünyaya ve kendisine tabi olanları yönetir. Bu sayede şeytan "Tanrılık" rolünü oynarken teste tabii tutulur. Sonuç etrafta gördüklerinizdir. Açlık, hastalık, yoksulluk, kazaların niçin var olduğunu artık daha iyi anlayabilrsiniz." Şeytanın krallığı bu problemlerim kaynağıdır. Allah'ın krallığında ise böyle sorunlar yoktur. Allah'dan yana olursanız tek başına ilah olduğunu gerçeğe teslim olacaksınız. Böylece, yanında hiçbir efendi de olmayacak. Bu şekilde de kanser olmayacak, kaza, baş ağrısı ve hiçbir problem olmayacaktır." 

Gördünüz mü Zerdüştlük ile ne kadar "İç içe" bir tanım. Sahte peygamber Rashad'a göre de İblis'de bir "Tanrı" ama Allah ona "Tanrıcılık" oynatıyor. Ne diyordu İbrahim suresinin 22. ayeti. Bir daha bakalım mı? Bence bakalım.

"İş bitirilince şeytan onlara şöyle dedi: "Allah size hak bir vaatle vaatte bulundu, ben ise vaat ettim ama vaadimden caydım. Benim sizin üzerinizde bir sultam yoktu. Sizi davet ettim, siz de bana uydunuz. Hepsi bu. Şimdi beni kınamayı bırakın da öz benliklerinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Aslında ben sizin, daha önceden beni şirk aracı yapmanıza karşı çıkmıştım. Zalimler için acıklı bir azap öngörülmüştür." - İbrahim 22

Kalın yaptığım kısmı iyi oku. Rashad'ın tarifi kafadan buradan çürüyor bir kere. Ayrıca Rashad, yukarıda "Allah" olmayı yorucu bir eylem gibi gösteriyor. Üstelik bu insan "Peygamber" yersen tabii.

Zerdüştlüğü bu yüzden anlattım ve Rashad'ın söyledikleriyle, geleneksel İslam yani bana göre Uydurulmuş Din ile birleştir ki tuzağa asla düşme diye! 

Yapboz gayet açık ve parçaları birleştirmek çok kolay. Kötülüğe sahte peygamber Rashad bile "Tanrısal" bir anlam yükler. Oysa kötülük Şura 30'da Allah'ın dediği gibi tamamen bizden kaynaklıdır. Allah sadece kötülüğü ve iyiliği yaratır. Tercih hakkı bizimdir ve Amentü gibi şeyleri namazı geçin, hayatınızda bir daha okumayın.

İlla namazda bir şey okuyacaksan, Kur'an'dan oku be kardeşim! Asr oku, İhlas oku, Fatiha oku, Nas oku, Felak oku, Kevser oku be kardeşim!

Amentü gibi dinde daha çok "Mikrop" bulaşmış şeyler var. Onlara girme ve Allah'ın ipi olan Kur'an'da asla ayrılma.

"Ey iman edenler! Allah'tan, kendisinden korkmaya yaraşır biçimde korkun. Müslümanlar olmanın/Allah'a teslim olmanın dışında bir hal üzere sakın can vermeyin. Hep birlikte Allah'ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın; Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Birbirinizin düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi uzlaştırıp kaynaştırdı da O'nun nimeti sayesinde kardeşler haline geldiniz. Ateşten bir çukurun kenarında idiniz; sizi oradan kurtardı. Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki, doğruya ve güzele yol bulasınız. İçinizden hayra çağıran, doğruluk ve güzelliği belirlenene özendiren, kötülük ve çirkinlik belirlenenden sakındıran bir topluluk olsun. Kurtuluş ve zafere erenler işte onlardır. Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır." - Ali İmran 102-105 

Haydi eyvallah. Selam.   

17 Kasım 2017 Cuma

Allah Nedir?

Selamın aleyküm. Başlıktan anlayacağın üzere, Allah Nedir? 

Allah, her şeyin üstünde, sonsuz övgüye layık olan ve övülmekle "Tek" layık olan varlıktır. Eşsiz ve biriciktir. Ne eşi vardır, ne benzeri. Zaman, mekan ve her şey, her kavramın üstünde olandır.

Aynı zamanda Allah nedir biliyor musun?

Allah, adil olandır. Hak edene cenneti vermek ve ödüllendirmek, hak etmeyeni cehennem ile cezalandırmaktır.


"Peşin isteyene dünyada peşin veririz: Dilediğimize dilediğimiz kadar. Sonra da ona cehennemi veririz; yaslanır ona, kınanmış ve kovulmuş olarak. Kim de âhireti ister ve inanmış olarak ona yaraşır bir gayretle çalışırsa, böylelerinin gayretleri teşekkürle karşılanır. Rabbinin lütfundan nimetlerle hepsine uzanırız: Onlara da bunlara da. Rabbinin lütfu kimse tarafından engellenemez/kısıtlanamaz." - İsra 18, 19 ve 20

Allah, cehennemi yalnızca zalimlere ve gerçekten Firavun olanlara yer yapacak kadar adil olandır. 

"Zulmedenlere eğilim göstermeyin! Yoksa ateş sizi sarmalar. Allah'tan başka dostlarınız kalmaz, size yardım de edilmez." - Hud 113 

"Sizden önceki kuşakların söz ve eser sahibi olanları, yeryüzünde bozgunculuktan alıkoymalı değiller miydi? Ama içlerinden kurtarmış olduklarımızın az bir kısmı dışında hiçbiri bunu yapmadı. Zulme sapanlar ise içine gömüldükleri servet şımarıklığının ardına düşüp suçlular haline geldiler." - Hud 116

Allah, ısrarlar ve her seferinde doğruyu söyleyendir!

"Görmediniz mi, Allah, göklerde ve yerde bulunan şeyleri sizin emrinize verdi ve görünür görünmez nimetlerini üstünüze saçtı. İnsanlardan öylesi var ki, Allah uğrunda ilimsiz, kılavuzsuz ve aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın mücadele eder. Böylelerine, Allah'ın indirdiğine uyun dendiğinde şu cevabı verirler: "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." Peki, şeytan onları, alevli ateşin azabına çağırmış olsa da mı? Güzel düşünüp güzel davranarak yüzünü Allah'a teslim eden, en sağlam kulpa yapışmıştır. İş ve oluşların sonu Allah'a varır. İnkâr edenin küfrü seni tasalandırmasın! Onların dönüşü bizedir; yapıp ettiklerini onlara haber vereceğiz. Kuşkusuz, Allah, göğüslerin içindekini bilmektedir. Onları birazcık nimetlendiriyoruz. Sonunda hepsini şiddetli bir azaba süreceğiz. Eğer onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorarsan yemin olsun, "Allah" derler. De ki: "Hamt Allah'adır!" Ama onların çokları bilmiyorlar." - Lokman 20-25

Allah, asla haksızlık etmeyecek olandır.

"Oğulcuğum, şu bir gerçek ki, yaptığın, bir hardal dânesi ağırlığında olsa, bir kayanın bağrına veya göklere, yahut yerin bağrına konsa, Allah onu yine de ortaya getirir. Çünkü Allah Latif'tir, lütfu sınırsızdır; Habîr'dir, herşeyten haberdardır." - Lokman 16

Allah, şefkatli ve merhametli olandır.

"Eğer yasaklandığınız günahların büyüklerinden uzak kalırsanız, diğer kötülüklerinizi örteriz ve sizi nimet ve bereket dolu bir varış yerine ulaştırırız." - Nisa 31


"Ve ben, tövbe eden, inanan, hayra ve barışa yönelik iş yapıp sonra da düzgün bir biçimde yol alan kimseye karşı, gerçekten çok affediciyim, Gaffâr'ım." - Taha 82 

Allah, aklet ve sorgula diyendir! 

"Hiç görmediler mi, Allah, yaratmayı nasıl başlatıyor, sonra onu tekrarlıyor/yeni baştan yapıyor. Kuşkusuz bu, Allah için çok kolaydır. De ki: "Yeryüzünde dolaşın da yaratılışın nasıl başladığına bir bakın. İleride Allah öteki oluşmaya da vücut verecektir. Allah, her şeye Kadîr'dir." - Ankebut 19 ve 20

"Allah'ın berisinden veliler edinenlerin durumu, bir ev edinen dişi örümceğin durumuna benzer. Ve evlerin en güvensizi/en zayıfı elbette ki dişi örümceğin evidir. Keşke bilselerdi! Allah, onların, kendisinden başka ne gibi bir şeye yalvardıklarını / kulluk ettiklerini bilir. O'dur Azîz, O'dur Hakîm. Bunlar bizim, insanlara vermekte olduğumuz örneklerdir ki ilim sahiplerinden başkası onlara akıl erdiremez." - Ankebut 41, 42 ve 43

"Kutsal/bereketli bir Kitap bu; sana indirdik ki onu, ayetlerini derin derin düşünsünler ve öğüt alabilsin temiz özlüler." - Sad 29

"Yahut buna biraz ekle! Ve Kur'an'ı ağır ağır, düşüne düşüne oku!" - Müzzemil 4


"Kur'an'ı, iyice okuyup düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başka birinin katından gelseydi, elbetteki onun içinde birçok ihtilaf bulacaklardı." - Nisa 82

Allah, "Tarikatçı, Tasavvufçu, Cemaatçi, Mezhepçi, Fırka Severci, Şeyhci, Gavscı vb." olan her kitleye karşı, tarafını seç diyendir! 

"Ey iman sahipleri! Kendi dışınızdakilerden/seviyenizin altındakilerden bir kimseyi sırdaş edinmeyin. Sizi sarpa sardırıp perişan etmekten çekinmezler. Size sıkıntı verecek şeyi pek severler. Ağızlarından nefret ve öfke taşmaktadır. Göğüslerinin saklamakta olduğu ise daha büyüktür. Eğer aklınızı işletirseniz Allah size ayetlerini açık-seçik göstermiştir." - Ali İmran 118 

Allah, iyiliği öğütleyendir ve kötülüğü yasak edendir!

"Şu bir gerçek ki Allah; adaleti, iyi ve güzel davranmayı, akrabaya vermeyi emreder. Tüm pisliklerden/edepsizliklerden, kötülükten, azgınlık, doymazlık ve kıskançlıktan yasaklar. Düşünüp ibret alırsınız ümidiyle size öğüt veriyor." - Nahl 90 - (Bu ayet aynı zamanda Cuma namazlarında Diyanet'in Hurafe dolu hutbesinden sonra İmamların okuduğu ayettir.)

Allah, hak edene hak ettiğini veren ve daha çok çabalayanın çabasını dahi eksik etmeyendir!

"İnananların; özür sahibi olmaksızın oturanlarıyla, Allah yolunda malları ve canlarıyla didinip gayret gösterenleri aynı değildir. Allah, malları ve canlarıyla gayret gösterenleri oturanlara derece bakımından üstün kılmıştır. Allah hepsine güzellik vaat etmiştir ama cihat edenleri, çok büyük bir ödülle, oturanlardan üstün kılmıştır." - Nisa 95 

Allah, peygamberlerini bile "Tebliğ görevini yerine getirip getirmediği" hakkında onlara torpil geçmeyerek onları sorguya çekecek olandır!


"Yemin olsun, kendilerine elçi gönderilenleri muhakkak hesaba çekeceğiz; gönderilen elçileri de mutlaka hesaba çekeceğiz." - A'raf 6

Allah, kibri ve "Delilsiz işi" yani "Zan/İftira" gibi huyları asla sevmeyendir!

"Ey iman edenler! Zandan çok sakının! Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Sinsi casuslar gibi ayıp aramayın! Gıybet ederek biriniz ötekini arkasından çekiştirmesin! Sizden biri, ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bakın bundan iğrendiniz. Allah'tan sakının! Hiç kuşkusuz, Allah tövbeleri çok kabul eden, rahmeti sonsuz olandır." - Hucurat 12

"Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır. Yeryüzünde kasılıp kabararak yürüme! Çünkü sen, yeri asla yırtamazsın, uzunlukça da dağlara ulaşamazsın." - İsra 36 ve 37


"Kibirlenerek insanlardan yüzünü çevirme, yeryüzünde kasılarak yürüme. Çünkü Allah, kurula kurula kendini övenlerin hiçbirini sevmez." - Lokman 18 

Allah'ı saymaya ve övmeye kalksam bitmez. Yüce Allah gerçekten muazzam. Kur'an'ın Allah tasviri işte böylesine muazzamdır. 

Dolayısıyla, Kur'an'dan başka bir yol aranmamalıdır. 

Bir mesajda birilerine olsun, siz siz olun. Elbette Kur'an tebliğini yapın. Ancak tebliğden anlamayan insanlarla bazı felsefeciler gibi önce Twitleri üstünden eleştirip, sonra oturup fotoğraf çekinmeyin. Tebliği mücadeleniz fazla yapay gözüküyor sonra. Anlıyorum, barıştan yanasınız ancak bu insanlar eline güç geçse seni ve beni asacak insanlar. 

Allah'ın bu konuda tavrı net. Onları asla arkadaş, dost ve hele hele sırdaş asla edinmeyeceğiz. Denize düşer yılana sarılırım ama onlara yine de sarılmam. Çünkü onların Allah tasviri ile benim Allah'ım bambaşka! 

Çünkü...

1- Onların Allah'ında, veliler Allah'ın çocukları, oysa benim Allah'ım bir ve tek! 

Bkz ; İhlas suresi 

2- Onların Allah'ında, namaz kılmayan öldürülürken, benim Allah'ımda "Dinde zorlama yok ve İnanç özgürlüğü" var. 

Bkz ; Bakara 256 ve Kafirun suresi 

3- Onların Allah'ında, Hz. Muhammed şefaat sahibi, benim Allah'ımda şefaat yalnızca Allah'a ait.

Bkz ; Zümer 44

4- Onların Allah'ına göre "Hadissiz olmaz" ve onlar Hz. Muhammed (S.A.V) yazınca mutlular, oysa benim Allah'ıma göre Kur'an ve Allah demek en büyük erdem ve mutluluktur. 

Bkz ; Zümer 45 

5- Onların Allah'ına göre "Kabak ve Hz. Muhammed'in sevdiği" herhangi bir şeyi sevmezseniz mürted oldunuz demektir ve kelleniz vaciptir, oysa benim Allah'ıma göre böyle bir şey söz konusu dahi değildir!

Bkz ; En'am 140 ve Yunus 15 

6- Onların Allah'ına göre başka "Evliyalar" edinmek güzeldir, oysa benim Allah'ıma göre bu düpedüz şirktir!

Bkz ; Tevbe 31 

7- Onların Allah anlayışına göre "Atalarından gelenler" mübarektir, oysa benim Allah'ıma göre atalardan gelen hiçbir şey asla mübarek ve kutsal değildir!

Bkz ; A'raf 28 

8- Onların Allah'ına göre " Hz. Muhammed" kusursuz, oysa benim Allah'ıma göre Muhammed de bir insan ve o da kusurlu oldu bazen.

Bkz ; Tahrim 1, Abese 1-12 ve İsra 93

Daha saymak istesem inan bana 10 madde daha sayarım. O yüzden bu insanlarla aynı çatıda asla ama asla olamayız.

Çünkü secde ettiğimiz Allah'lar bile bambaşka! Üstelik bu Allah tasvirini, bize vahyedilen kitabın direkt muhatabı olan Muhammed peygambere "Hadis ve Mezhep" adı altında iğrenç iftiralar atarak yapıyorlar. Bunu yapmalarının sebebi de dünyevi haz ve dünyevi iktidar hırsı! 

Uyan artık kardeşim, uyan! Uyanman için daha ne gerek?

Bu kadar yeterli mi? Bence yeter de artar bile. 

Ben Kur'an'a uyuyorum. Peki ya sen artık bundan sonra hangi söze uyacaksın? Otur bir düşün.

Haydi eyvallah. Selam.

"İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar?!" - Casiye 6


"Artık bundan sonra hangi hadise/söze iman edecekler?" - Mürselat 50 

15 Kasım 2017 Çarşamba

İntihar

Selam. Bugün konu biraz derin. İntihar. Öncelikle, İntihar nedir? 

İntihar, bir kişinin ruhsal veya toplumsal nedenlere dayanarak kendini öldürmesi eylemine verilen isimdir. Peki insanlar neden İntihar ediyor? Bu soruyu herkes kendisine sormuştur di mi? Bence sormadı, sormuyoruz ve de sormayacağız.

Elbette buna 24 saat kafa patlatılsın demiyorum ancak bu insanlar neden intihar ediyor? Bunu derince analiz ettik mi? Hayır etmedik. Allah rahmet eylesin dedik, "Atla lan, atlamazsan adam değilsin!" dedik, ölünce de pişkin pişkin helvasını yedik. Afiyet olsun ruhuna tükürdüğüm. Afiyet olsun kansız ve gamsız seni. Üstüne bir de "Keyif sigarası" yaksaydın bir de. Utanma utanma, yak.

İnsanlar genelde ya aşk hayatında yaşadıkları bunalım, ya işsizlik yani parasızlık, ya toplum tarafından fark edilmeme ya da aşırı derece soyutlanma, ya da varoluş nedenini bulamamak gibi sebeplerden intihar ediyor. 

Peki bu insanlar, kimin umurunda? Kimsenin. Umursamıyoruz çünkü. Çünkü acı çekmeyi, depresyonu, buhranlı ruh halini hep bize o aptal televizyon denen aletin ya da internet gibi büyük nimetin içinde Onedio gibi aptal sitelerin bize dayattığı şeyler zannediyoruz.

Depresyonu halen yataktan saatlerce ağlamaklı bir şey zanneden milyonlarca insan var. O değil depresyon. Depresyon güldüğünde bile gözlerinde o ışığın olmamasıdır. Depresyon, en sevdiğin yemeğin tadının alamamaktır, depresyon en sevdiğin şarkıdan bile tiksinmektir, depresyon çözüme deli gibi ihtiyacın olduğuna bildiğin halde, çözüme adım dahi atamamaktır, depresyon hiçbir şeyi yapmamaktır. 

Öyle bunalırsın ve öyle üşenirsin ki kendinden, çözümü bile ertelersin. Ancak bunları yaparken de öyle yalnız kalırsın ki! Birilerini içini kusmak istersin, kusunca da "Olur öyle. Boşver. Zaman her şeyin ilacıdır." gibi aptalca cevaplar alırsın. Yaşadım ben bun hissi. Yıllarca çekmedim ama birkaç ay, 1 yıl kadar kendisiyle gayet seviyeli bir ilişkim oldu ehehe.

Neyse, İntiharın kendimce sebeplerimi sıralıyorum müstakbel bir sosyolog olarak.

1- İnsanlar = Hepimiz suçluyuz. Kaç kişi arkadaşı "İyiyim." dedikten sonra "Sahiden mi iyisin? Yoksa alsında için kan mı ağlıyor?" diye soruyoruz ya da soracak kadar karşımıza değer veriyoruz. Onu bir para veya seks makinesi olarak görmeden ve çıkarsızca.

2- Teknoloji = Büyük bir nimet ama bu nimetler, karakterimize ödediğimiz ciddi taviz fiyatları ve bizim bedelimiz aslında. Çünkü iPhone X'i alıyor ama karakterini satıyor insan. Daha da içine kapanıyor, çok arkadaşım var zannediyor çünkü rehberi kalabalık. Ancak ölse kaç kişi üzülür. Bir elin parmağını geçmez onun da yarısı ailesi. Ne komşuna güvenin var, ne sevdiğine, ne iş arkadaşına, ne topluma. Ancak sen yine de Farmville, Candy Crush, Ninja Fruit falan devam et. 10 güne komşun intihar ederse onun bir suçlusu da sensin beyinsiz insan.

3- Bencillik = Evet. Bencillik, doğru yere kanalize edersen gayet de makul bir histir. Çünkü kendi ahiretimiz için bile bencil olmak zorundayız. Ancak bu bencillik, aşırıya kaçarsa intiharların kısmı katili sen oluyorsun! Evet, sen!

Herifin, kadının halini hatrını sormuyorsun, ya da seni "Dost" belleyip derdini anlatıyor sen ise "Olur öyle." diyor ve onu kendinden savıyorsun. Sonra da "Ama ben yanındaydım." diye vicdan tatmini yapıyorsun. Ancak sen kendini istediğin şekilde onun yanında oldun. Onun istediği şekilde onun yanında olmasın ve sen asla çözüm odaklı davranmadın. Sadece kendi işine yönelmek için onu dinliyor taklidi yaptın.

4- Toplum = Günümüz toplumları ayrı bir vaka. Birbirimizi epey bir yabancılaştık. Teoman'ın İki Yabancı adlı şarkısındaki "İki Yabancı"dan bile daha yabancılaştık birbirimize. Çünkü birbirimizden olmayana "Asla tahammül" dahi edemiyoruz. Harbiden Allah bizim belamızı versin ya. Helak etse yeri.

Bunlar 4 ana başlıkta bu şekilde ama konuşursak en az bir 4 neden daha buluruz. Bu yazıyı okuyan kaç kişi bunları umursuyor? Bence de sen umursamıyorsun. Bu yüzden intihar eden her yakınımızda eğer varsa, yoksa da yabancılar için de toplumda az ya da çok hepimizin suçu var. En azından ben kendimi suçlu hissediyorum. Sen gamsızsan, gamsızlığına tüküreyim.

Çözümü nedir? Çözümü bence şudur. Bu insanların biraz ama çok bunaltmadan üstüne gitmek lazım. Dertlerine ortak olmak lazım, gerçekten bir empati yani onu anlama çabasında olmamız ve de en önemlisi onu sevdiğimizi, onu değerli hissettirmemiz lazım. Bunu yaparken de yapmacık sözler değil, yerinde icraatler yapmamız lazım. 

Son olarak bu insanlara intiharın bir çözüm yolu olmadığını öyle ya da böyle anlatmamız lazım. Devlet olarak da bu olaya el atmalı ve ters giden şeylere acil ameliyatları yapmamız lazım. Bu bilince sahip olan insanlar mutlaka var ülkemizde. Çünkü, intihar bu insanlara bir kaçış ve bir çözüm alternatifi gibi geliyor. Bu algıyı kırmamız ve bunun yanlışlığını onlara "Somut" bir şekilde ikna ederek yapmamız lazım. 

Benden bu kadar. Sen de otur üstüne düşün. Bulduklarını en azından çevrene uygula.Samimi ol ve üstüne düşeni yap. Yarın bir gün çevrende "Mutlu" zannettiğin birisi her an 15. kattan aşağıya kendini atabilir ya da ansızın ölüm haberini alabilirsin. 

Haydi eyvallah.   

14 Kasım 2017 Salı

Aylardan Yine Kasım

Selamın aleyküm. Evet, yazmaya karar verdim. Blogu bırakmıştım ve 3 ay falan oldu yazmayalı. 

Uzun zaman sonra yazmak istedim. Çünkü kendimi kıyaslamak istedim. Aylardan yine Kasım, Berk oldu yine...

Bulamadım lan uygun bir tekerleme. 

Bu blogu açmadan önce hıyardım, açınca da hıyarlaştım. Azalma oldu elbette ama bazı şeyler de kalıcı.

Bu blogu açmadan önce düşmanım yoktu. Şimdi gırla var. Narsistler gibi "Bana oyun oynanıyor, bana kumpas kuruldu." falan demiyorum sakın yanlış anlama. Ancak, kimin görüşüne "Bak Kur'an'dan benim çıkarımıma göre bu böyle" demediysem, o kişiler hemen bana yaftalar vurdu. Hem bu dünya, hem de ahiretim için. Sanırım psikolojim için hiç açmamam lazımdı ancak Allah'ın rızası için bu şarttı. Hak ettim mi? İnşallah. 

Bu blog açmadan önce küfürbazdım, şimdi de öyleyim ama daha sabırlı bir insan oldum bazı konularda. Ancak iş ön yargı, cehalet, riyakarlık olunca pek sabırlı olmadığımı ya da olamadığımı öğrendim.

Bunun gibi kendini eleştir mesela. Çuvaldızı önce kendine batırmalısın. Samimi olacaksın ama, öyle yapmacıktan batırmak yok. Bozuşuruz ondan sonra.

Temelli bırakmıştım. Ancak bu blogu açarken de olduğu gibi, açtıktan sonra bunları anlatacağım hiç kimsem yok. Var 2-3 kişi de, onlar da hiç "Müsait değiller." dünya telaşı işte.

Kasım ayı aşk başkadır derler de aşkı falan geç. Aşk bitiyor. Bu devrin erkekleri de ayrı yalan, kadınları da ayrı yalan. İnsanları hepten yalan zaten. Mesela adam bana dini soru soruyor. Bir "Nasılsın?" demeyi çok görüyor. Nasıl olduğumu bir sor lan, sor bi sor. Sor da az insan hissedelim kendimizi.

Sınava giriyorsun, "Ne oldu? Nasıl geçti?" diyen yok Ailenden başka. Ailen de yoksa, kimse olmayacak demek ki. Bazen olmaması iyi ama bazen de olsun istiyor be insan. Halsizsin mesela, hiç "İyi misin?" diyenin yok. Ruhen sanki seni huzur evine bırakmışlar. O huzur evinde her gün, biraz daha ölüme yaklaştığını bile bile ölümü bekliyorsun. 

Hıyarın tekisin, ağzından küfür eksilmiyor, bazen sabırsızsın, tipsizin tekisin, konuştuğun ya da konuşmaya çalıştığın kadınlar seni bir şekilde "Def ediyor" kendisinden, para desen o da yok, Amel desen bir Mü'min değilsin, iş desen o da yok, ruhunu bu dünyaya fazlalık gibi hissediyorsun. 

Hayır, asla intihar bir çözüm değil ve asla yapmam. Büyük konuştum ama asla yapmam. Acısı da ağır be ama. 70'lik bile yetmez acısına. Kendini sana "İnsan" hissettirecek hiçbir şey yok diyorsun ve aklına o geliyor, Allah! Ne diyor Allah?

"Açıp genişletmedik mi senin göğsünü! İndirmedik mi üzerinden ağır yükünü! Ki o, belini çatırdatmıştı senin. Ve yüceltmedik mi senin şanını! Demek ki, zorluğun yanında bir kolaylık mutlaka var! Zorluğun yanında bir kolaylık muhakkak var! O halde, boşalır boşalmaz yeni bir işe koyulup yorul! Ve yalnız Rabbine yönelip doğrul!" - İnşirah suresi 

Ben Muhammed'in tırnağının mikrobu bile değilim yüce Allah'ım, daha Mü'min bile değilim o yola baş koydum ancak katetmem gereken çok yol var daha o noktaya varmaya. Her zorlukta kolaylık var diyorsun, doğru diyorsun. Ancak insan bazen nankör biliyor musun? 

Ne olur o kolaylığı bana biraz daha çabuk göster yüce Allah'ım. Kendimi insan hissetmeye çok ihtiyacım var. Ben de işe koyuldum işte. Yazmaya karar verdim. Büyük bir iş sayılmaz ama belki birilerine faydası dokunur. Ne olur sen işlerimi katında kabul eyle!

Kıssadan hisse. İnsanlara da nankör olma ama Allah'a hiç nankör olma. 

Ara ara dine dokunan yazılarım da olacak. Çok yazacak bir şey kalmadı ama yine de üretmeye gayret göstereceğim, haydi iyisin. Eğer buraya kadar okuyorsan. 

Haydi eyvallah.