30 Kasım 2017 Perşembe

Herkese İtirafımdır

Selamın aleyküm. Ben Berk, yaşım 25. Sert bir sonbahar gününün, Cuma sabahına doğmuş bir insan evladıyım ve insanlar zaman zaman yanılırlar değil mi?

İşte ben de yanıldım. Bu yüzden herkesden özür dilerim. Bugün size çok ciddi bir itiraf yapacağım.

Evet, hadislerde dinin kaynağıdır! Bunun için hepinizden özür dilerim ama bu gerçeği artık kabullendim.

En kısa zamanda da Nurcularla irtibata geçeceğim. İsmailağa'da olur. Muhammed'in miraca çıktığını artık kimse inkar edemeyecek. 

Bekleyin beni ey Ehli Kur'ancı sapıklar! Ben geliyorum...

Bugüne dek hep "Hadisleri" reddettim. Ehli Kur'an oldum. Ancak gerçekten büyük bir hata yapmışım. Bugün "Hadis" kelimesinin kökenine indiğimde çok derin bir hikmet ve fazileti fark ettim. Herkesin de bunu bilmesini istiyorum.

Biz bunca ay, bunca gün "Boşu boşuna" Hadislere karşı çıkmışız! Allah bile hadislerden yana! Evet yanlış duymadın. Allah bile bundan yana. Kur'an ile bunu ispat edeceğim. 

Kütüb-ü Sitte'nin hikmetini daha yeni fark ettim. Allah bile Kur'an'da "Hadis" diyor. 10 ayet okuyarak başımıza alim oluyor herkes! 

Lafı fazla uzatmayacağım ne desem boş. Allah beni affedecek inşallah. 

"İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar?!" - Casiye 6

Bu da Arapçası ;

"Tilke âyâtullahi netlûhâ aleyke bil hakkı, fe bi eyyi hadîsin ba’dallâhi ve âyâtihî yu’minûn(yu’minûne)." - Casiye 6

"Artık bundan sonra hangi hadise/söze iman edecekler?" - Mürselat 50

Bu da Arapçası ;

"Fe bi eyyi hadîsin ba’dehu yu’minûn(yu’minûne)." - Mürselat 50

"Göklerin ve yerin melekutuna, Allah'ın yarattığı herhangi birşeye bakmadılar mı; ecellerinin gerçekten yaklaşmış olabileceğini düşünmediler mi? Peki, bu Kur'an'dan sonra hangi hadise/söze iman ediyorlar?" - A'raf 185

Bu da Arapçası ;


"E ve lem yanzurû fî melekûtis semâvâti vel ardı ve mâ halakallâhu min şey’in ve en asâ en yekûne kadıkterebe eceluhum, fe bi eyyi hadîsin ba’dehu yu’minûn(yu’minûne)." - A'raf 185

Bak, Kur'an'da "Hadis" geçiyor demek ki, Hadis-i Şerifleri boşlamayacağız ey ümmet!

Bu arada bu yazının içine gizli bir uygulama yerleştirdim. Bu uygulama google geçmişinize bakarak size "Burcunuzu" tespit ediyor. Bu uygulama herkesde farklı çıkıyor. İnanmayan arkadaşıyla deneyebilir. 

Bu sonuca sizin burcunuz : Balık! 

Çünkü Kur'an muazzam bir kitap! Allah sana bile cevap vermiş sevgili Hadisçi! 

Balıklar da güzeldir bu arada. Hele bir "Sazan türü" var tam senlik biliyor musun? Bence bilmiyorsun. Öğrenimş oldun. Sazanlar güzeldir hele Kasımda bşaka bir 


Sakın bana "Ama Hadis zaten söz demek" diye gelme. Kur'an'da söz anlamında onlarca ayette "Kavl" kelimesi kullanılmıştır. İspatını da yapacağım.

"İddet bekleyen kadınlara evlenme isteğinizi dolaylı yoldan anlatmanızda veya böyle bir şeyi içinizde saklamanızda sizin için hiç bir günah yoktur. Allah bilmiştir ki, siz onları mutlaka anacaksınız, unutmayacaksınız. Bu sırada onlarla, örfün normal göreceği sözlerle konuşma dışında gizli bir buluşma için anlaşmayın. Ve zorunlu olan süre doluncaya kadar nikahı bağlamaya girişmeyin. Bilin ki Allah, benliklerinizin içindekini bilir. O'ndan sakının. Ve bilin ki Allah çok affedicidir, çok yumuşak davranışlıdır." - Bakara 235

Bu da Arapçası

"Ve lâ cunâhe aleykum fîmâ arradtum bihî min hitbetin nisâi ev eknentum fî enfusikum, alimallâhu ennekum se tezkurûnehunne ve lâkin lâ tuvâıdûhunne sirran illâ en tekûlû kavlen ma’rûfâ(ma’rûfen), ve lâ ta’zimû ukdeten nikâhı hattâ yeblugal kitâbu eceleh(ecelehu), va’lemû ennallâhe ya’lemu mâ fî enfusikum fahzerûh(fahzerûhu), va’lemû ennallâhe gafûrun halîm(halîmun)." - Bakara 235

Söz kısmında bak ne geçiyor? Kavl kelimesi. Bu seni tatmin etmezse aşağıya direkt arapça birkaç ayet daha atıyorum ve sonra geçen tüm ayetleri de aşağıya yazıyorum. Tek tek kontrol edebilirsin. 

"Kavlun ma’rûfun ve magfiretun, hayrun min sadakatin yetbeuhâ ezâ(ezen), vallâhu ganiyyun halîm(halîmun)." - Bakara 263

"Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahsenehu, ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi)." - Zümer 18

"Tâatun ve kavlun ma’rûfun, fe izâ azemel emru, fe lev sadekûllâhe le kâne hayran lehum." - Muhammed 21

"Yâ nisâen nebiyyi lestunne ke ehadin minen nisai inittekaytunne fe lâ tahda’ne bil kavli fe yatmaallezî fî kalbihî maradun ve kulne kavlen ma’rûfâ(ma’rûfen)." - Ahzab 32

"Ve lâ tu’tûs sufehâe emvâlekumulletî cealallâhu lekum kıyâmen verzukûhum fîhâ veksûhum ve kûlû lehum kavlen ma’rûfâ(ma’rûfen)." - Nisa 5

"Ve izâ hadaral kısmete ulûl kurbâ vel yetâmâ vel mesâkînu ferzukûhum minhu ve kûlû lehum kavlen ma’rûfâ(ma’rûfen)." - Nisa 8

Diğer söz anlamında "Kavl" geçen Ayetler ; Nisa 63 ve 148, En'am 112, İbrahim 27, Hacc 24, Enbiya 110, Hacc 30, Secde 13, Yasin 7 ve 70, Saffat 31, Zümer 18, Kaf 29, Zariyat 8, Mücadele 2, Mümtehine 4, Hakka 40 ve 41, Tekvir 19 ve 25, İsra 23, 28 ve 40, Taha 44, Müzzemmil 5

Tek tek arapçasını açıp kontrol edebilirsin bu ayetlerin.

Bu ayetlerde "Kavl" geçerken, neden bu 3 ayette "Hadis" geçiyor oturup düşündün mü? Hayır. Öyleyse bence otur bir düşün!     

Ha, bu arada. Peki ben hangi "Hadise" inandığımı söyleyeyim mi? İşte buna!

"De ki: "Ey Ehlikitap! Allah, yaptıklarınıza tanıklık ederken, Allah'ın ayetlerini neden inkâr ediyorsunuz?" Şunu da söyle: "Ey Ehlikitap! Neden iman edenleri Allah yolundan alıkoyuyorsunuz? Gözünüzle gördüğünüz halde, Allah yolunu neden çarpıtmak istiyorsunuz? Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir." Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir zümreye boyun eğerseniz sizi, imanınızdan sonra kâfirler haline getirirler. Allah'ın ayetleri size okunuyor, Resulü de aranızda; peki, nasıl küfre sapıyorsunuz? Kim Allah'a sarılırsa dosdoğru yola iletilmiştir o... Ey iman edenler! Allah'tan, kendisinden korkmaya yaraşır biçimde korkun. Müslümanlar olmanın/Allah'a teslim olmanın dışında bir hal üzere sakın can vermeyin. Hep birlikte Allah'ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın; Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Birbirinizin düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi uzlaştırıp kaynaştırdı da O'nun nimeti sayesinde kardeşler haline geldiniz. Ateşten bir çukurun kenarında idiniz; sizi oradan kurtardı. Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki, doğruya ve güzele yol bulasınız. İçinizden hayra çağıran, doğruluk ve güzelliği belirlenene özendiren, kötülük ve çirkinlik belirlenenden sakındıran bir topluluk olsun. Kurtuluş ve zafere erenler işte onlardır. Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır." - Ali İmran 98-105 

Haydi eyvallah. Selam.

1 yorum: