25 Ağustos 2016 Perşembe

24 Yılın Getirdikleri ve Götürdükleri

Evet, 24 yıl hayat için çok bir yaş da sanki anasını satayım. Kendimi hiç önemsemiyorum valla moruk. 24 yılımda çok şey öğrendim, geliştim ve gelişmeye devam edip asla pişmeyeceğim. Çünkü piştim diyen insandan kibirden başka bir yol olmaz. En köşeye sıkışınca, "Ben bunca yıldır yüksel lisans yaptım sen mi bileceksin" gibi gerizekalı eseri olan söylemlere girecek, sonra da ağzına geçireceğim iki tane okkalı tokat. Hiç gereği yok. Ben pişmek falan istemiyorum o yüzden çünkü ben de hataları olan, yeri gelince dallamalıklara ve salaklıklara imza atabilen birisiyim, senin gibi.

24 yılın getirdiklerini, sonra da götürdüklerini söyleyeceğim. Aralardaki bağlantıyı sen birleştireceksin. Ya da siktir edip birleştirmeyeceksin, ya da 10. cümlede yazıdan gideceksin, ya da benim müptelam olacaksın. Her ihtimal mevcut ancak senden umudu kesmedim ve şu an bu kelimelerdeyse gözün, başa dön. Aklın ve gözün buradaysa eğer, gel seninle Alice Harikalar Diyarına gidelim. Ama tavşana yol sormak yok. Çünkü ömrümüz kısa ve yaptıklarımızdan sorumluyuz. Hadi gel, yokuş aşağı başlıyoruz. 

Bana kazandıkları ;

-İnsanlar nankördür ve ailen harici her insana daima içinde şüphe payı bırakarak bak. Dilediğin kadar sev, ama daima şüphe payı bırak. 

-İnsanlar sorumluluk alamaz. Sen onlardan olma ve sorumluluk al, alamıyorsan da alana dek acılara katlan. Nasıl kas yaparken, kas ağrılarına katlanıyorlar. Aynı modda, alana dek devam. Alabiliyorsan, olmuşsun demektir.

-Bazen kendi aldığım sorumlulukların da yetmeyeceğini görmek. Evet bazen sen götünü yırtsan da hayat basketbol ya da futbol gibidir. Messi'de olsan o golü kaçıracaksın, Stephen Curry'da olsan o üç sayıyı atamayacaksın, Muslera'da olsan o topu bazen sike sike gol olacak. Ama sen yine de çabala, çaban boşa gitmiş olabilir ama kısa vadede boşa gidecek. Uzun vadede maddi ya da manevi ama mutlaka bir yerlerde kazanan sen olacaksın. 

-Samimi ol. Daima tavrında samimi ol, hatalıysan da kıvırmadan dönmesini bil. Özür dilemek 180 derece dönmek değildir. Hatandan ders almaktır. Eğer eminsen de, kıvırmayacak lafları söyle ama söyleyeceksen de delikanlı gibi arkasında dur. Kadın için, çıkar için, para ve mevki için aman ha 180 derece dönme. Gerçi yaparsan da olur. Serdar Ortaç ilk kez çok haklı lan "Binlerce dansöz var." memlekette. Ama matematiği zayıf herhalde, milyonlarca hatta milyarlarca dansöz var bu dünyada şu an nefes alan. Ben mi, ben bu konuda asla dönek olmadım çok şükür. Asla olmayacağım da inşallah. 

-Dürüst ol. Ben çok mu dürüst oldum? Evet. Hayatımda hiç mi yalan söylemedim? Hayır. Çok söyledim. Çünkü bu dünya, tamamen dürüst olmana pek müsait değil bunu biliyorum. Yalana ihtiyacın olacak mutlaka. Ama bunu mümkün mertebe az söyle ki bağımlılık yapmasın. Bağımlısı olanından da koşa koşa kaç. 

-Sabret. Elinden ne kadar geliyorsa sabret. Sabredince kazanacaksın diye bir kural yok. Sabredince bazen kaybetmen de çok olağan. Olsun, kaybet bazen. Tabii, Samuel Beckett denen gerizekalı herif gibi de olma. Daha iyi yenilmek nedir amına koyayım ya. Dünya kupasına katılmış San Marino muyum oğlum ben? Faroe Adaları'na benzer bir halim mi var ya da Lüksemburg muyum la ben daha iyi yenileceğim, tipe bak ha. Bu herifleri ciddiye alanlara da acıyorum net söyleyeyim. Aşağılık kompleksi ürünü bu laflar çünkü. Git sen kaybet, ben yenilmek istemiyorum usta. Ne diyorduk la, sabretmek demiştim evet. Sabret, çünkü sabredenler hep kazanmaz ama bazı şeylerden kaçamayacaksın ve kaçamayacağım. Bu yüzden sabretmek ve sabırla bunları aşmak zorundayız ve kendini geliştirip yıllardan hayat deneyimi kazanmak da, yine sabrederek olur. En azından sabrederek daha çok deneyim ve daha çok duyguyu tadarak,daha çok deneyim elde edersin. 

-Kendinle yüzleş. Kendinle hesaplaş, evvela delil ile değişmeyi öğren. Gerçekler bazen acıtır. Zamanında beni de acıttı, acımakta ve ileride bazı gerçekler bazen canımı bir çocuğun canı yanmışcasına çok yakacak. Bu yüzden, her şeyden önce Hz. Muhammed gibi olacaksın ve olacağım. Nasıl o Alak suresi indiğinde, "Ben cinlendim mi? Ne oluyor ulan bana?" dediyse, sen de ne oluyor ulan diyebilmelisin. Diyemiyorsan, kısa vadede kazanabilirsin buna asla itiraz edemem. Çabalarsan kazanırsın çünkü bazı şeyleri. Ancak uzun vadede hep kaybeden olacaksın. Değişime açık ol ve asla körü körüne bir kimseyi, bir takımı, bir partiyi savunma. Değerlerini ve geçmişini bilerek destekle ve savun. 

-Objektif ol. Objektif ol, çünkü hepimiz kusurluyuz ve eminim sana bu cümleyi yazana dek arada mutlaka imla kuralı hatası yapmış olabilirim. Çünkü ben sana mükemmel olmayı vaad etmedim ve asla vaad etmem. Çünkü mükemmel olmak insana mahsus bir özellik değildir ve asla olamaz da. Mükemmel olmak, Allah'a mahsustur. Çünkü Allah, yaratır. İnsan var olan bir şeyi keşfeder. Neyse oğlum objektif olmak dedim. İsmail, felsefe yapma ehehe. Objektif ol ve çuvaldızı yeri gelince nasıl başkalarına batırıyorsan, kendine de batır. Ben de batırıyorum ve sana zıt görüşlüler bazen seni sırf sana gıcık oluyor diye, seni özeleştiri yapmamakla bile suçlayabilir ki çok yaparlar bunu. Bu da farklı bir aşağılık kompleksi ile izah edilebilir. O yüzden objektif ol ve kendini, yine en iyi kendin eleştir. 

-Elinden geldiğince adil ol. Düşmanın bile olsa, yetenekli bir iş yapmışsa hakkını ver. Yiğidin hakkı daima yiğidin olsun. En azından bunu uygulamaya çalış. Yoksa insan asla tamamen "Adil" olamaz. Çünkü insan duygusaldır. Duygusallık, adalet ve adilliğin önünde keskin bir duvardır. Sırf o senin düşmanın, sevmediğin görüşü savunuyor diye yeteneğini ya da emeğini görmezden asla gelme. 

-Hatalarınla yüzleş ve ders al. Hatalarından ders al, çünkü hep hata yapacaksın. Kendimden biliyorum. Ders al ve geliştir kendini ama başta dediğim gibi asla piştim deme. Dersen, kibrinden boğulursun. 20 yaşında başka, 30 yaşında başka, 40 yaşında başka hatalara imza atacaksın hem de bile bile. Bazen iyi niyetle de hatalar yapacaksın ama bazıları bile bile olacak hiç kusura bakma. Bunu da kendimden biliyorum ve ben de bu yazıdan sonra bazı hatalar yapacağım merak etme, bunu da biliyorum. Çuvaldız işte böyle kendine batırılır. Başta soğuk ama sonra çuvaldıza alışıyorsun ehehe.

-Diplomayla bir bok olmaz. Kusura bakma ama olmaz. Diplomayla da öküz ve gerizekalı olunabiliniyor. Diploma sana asla karakter ve bilgi vermez. Sürece resmi mühürlü bir kağıt parçasıdır bir de şekilci insanlarda ekstra saygınlık veriyor +9 gücünden o kadar. Evet işin ehli olmak konusunda diploma önemlidir bunu asla inkar etmem. Ancak sadece tahsil yaparak da o işin ehli olamazsın. Hele bizim ülkede, hocanın yalakası olursan ODTÜ'de bile istisnasız daha kolay mezunsun. Çünkü klişe olacak ama sistem ezberci. Sorgulamayı ve düşündürmeyi öğreten sistem değil, arada güzel ve eşsiz nimetlenmemiz gereken hocalarımız var. Onların da kıymetini asla bilmiyoruz. Bol beleş adam konferans veriyor ve bu esas konferans vermesi gereken hoca, bu hocayı en önden izliyor ya bir şeyler kaparım arzusuyla iyi niyetiyle, o an yıkılıyorum. Bir de biz,  o hocaların 10 saat aralıksız konferans verse ezbere dinleyeceğinize, 100 TL verip 5 sertifika alıp, dandik insanları dinleyip bir bok olduğunuzu sanıyorsunuz ya da sanıyorlar. Parayla edinilen bilgiyi de ayrı sikeyim. Bilgiyi bile size parayla satıyorlar. Angut angut "Ehehe sertifikam oldu." diye gerzek gerzek CV'ne ekliyorsun. Ben sana aynı belgeyi beleş veririm sen mutlu olacaksan, yeter ki cidden öğrenme arzun olsun. 

-Realist ve duygusal ol. Hem gerçekçi ol ama gerçekçi olacağım derken duygusallığını da kaybetme. Duygusal olmak bizim bir özelliğimiz ve duygusal olmak, öyle davranmak asla güçsüzlük değildir. Medya ve insanların klişe ve aptal muhabbetleri öyle empoze eder ama siktir et. Duygusal olmak asla güçsüz olmak değildir. Zira ne vakit öleceğin belirsiz, sevdiklerini şu an, şu dakika kaybetmeyeceğinin en ufak kalıcı bir garantisi de yok. Gerçekçi olmak da gerekli çünkü bazen hayatta olacak ve olmayacak işler, projeler, olgular vardır. Her kumaş üzerine istediğin gibi olmaz. Bunu asla unutma ve olayları gerçekçi değerlendirmek daima kazanç getirecektir. Somut kazanç da getirir en kötü ihtimal zararlı bir işin kıyısından dönersin, zarar yapmaktan kurtulursun bu da kazançtır. 

Kazançlar daha da var ama uzun oldukça genelde bizim millet okumaktan sıkılır. Çok okunursa 2. versiyonu da gelir. Götürdüklerine de değinip sazı bırakacağım. Artık saz sen de olacak. Tabii istersen, biz de dayatma yok usta. Ama blogum var okumak istersen, ben varım eğer seversen ehehe.

Götürdükleri ;

-Güven duygusu
-İnsanlardan bir cacık olacağına dair inanç
-Gelecekten umut
-Merhamet
-İnsaf
-Paylaşım arzusu
-Sevme isteği
-Topluma karşı olan iyilik arzusu

Akla gelenlerle bu kadar. Devam versiyonu da gelir daha düşünürsem de aşırı uzun olup da bunaltmasın. Havalar zaten bunaltıcı. Üstüne ben de bir gelmeyeyim. Haydi eyvallah. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder