3 Temmuz 2016 Pazar

Yazarak İç Kusma 2

Gişesi çoktu, ikincisini çekeyim dedim. Ehe. Yazmak beni rahatlatıyor kim ne derse desin ve bu aralar Ankara'da, başka işler olduğundan bir şey araştırıp yazacak durumda maalesef değilim ama dini yazıyı ilk geniş fırsatımda da yazacağımı duyurayım. Bu konuda daha değinilecek çok başlık var. Gelişine kusacağım ve kusmadan önce tüm eleştirilere cevap vereyim evvela. Bu film az sıkıcı olacak yani, IMDB puanlarını ona göre girin yani ehehe.

Olumlu her eleştiri için eyvallah, genelde okuyan beğeniyor. Ancak Michael Sikko'ya hafif benziyorsun diyenler var. Çünkü kendisini yıllardır zevkle takip ediyorum. Bir şeyleri sorgularken o da bana kuşkusuz vesile oldu ve o da ben gibi depresyon ile boğuşuyor. Çünkü kendisi olmamış abim gibi adeta, skype adresini bile özelden konuşup aldım ama bir muhabbet edemedik. Nasıl ben Berk borsasıysam, o da kendi mesajında dediği gibi Cemre Borsası, biz genelde düşüşteyizdir. Düşüşlere de, yükselmelere de gene de şükürler olsun hepsi Allah'ın izniyle oluyor zira. Neyse, ona da özellikle " Samimiyet ve Ahlak " konusunda ufak kurgusallıkları onun " İyi İnsanlar " yazısından vs. aldığımı ve hakkını helal etmesini belirttim o da, " Siktir et moruk. Senini, benimi yok. Maksat okunsun. " dedi. Oradan buna da bu konuda teşekkür ediyorum ve evet, her ne kadar benzememeye gayret göstersem de değinmediği Dini ve Sosyolojik kısımlara çalışsam da, tamamen değil ama çok yüksek boyutlarda benzer kafarlardayız ve benzer fikirlerdeyiz. Detaylarda illa ki farklıdır ama temel mantıklarımız aynı kafada işliyor. 

Bunu şey gibi düşünün, birden bire size hiç bulamayacağınız kafa denkliğinde bir dost buluyorsunuz ve her ne kadar orjinal, has olun. O adamı sizden önce birisi tanımışsa, mutlaka ondan esinlendiğini haklı olarak belirtecektir çünkü o fikirler size ait de olsa, ilk önce Cemre'den duydu, Berk'den değil. Bu yüzden, ona benzetenlere de teşekkür ediyorum dikkatleri için ve Cemre'nin haberi var, bir de okuyup paylaşırsa feci mennun olacağım. Okumadı kaynatasız, bir gün okursan eğer kaynatanı öpüyorum. Dediğim gibi, kendime has olma çabam illa ki var. Hırsız ve araklamış gibi gözükmeyi asla istemiyorum çünkü bana ait olan şeyler %95, illa ki %5'de onu tanımanın etkisi de vardır, bunu da inkar etmem ve ben de Cemre'den önce küfürbazdım. Dil konusunda da benziyoruz, dedim sana olmamış abim gibi diye, bir de inanmıyorsunuz. 

Neyse, bu eleştiri kusmuğundan sonra şahsi kusmağa gelsin sıra, haydi let to game begin!

Dün gece, gene ağladım biliyor musun? Bok mu vardı? Tabii ki. Benim ağlamam için bok olması yeter. Çünkü beni harbiden anlayan yok ve olmayacak bunu bilmek daha da acı. Sadece kendi anlayabildiği kadarıyla beni anlayacak. Benim anlayabildiğim gibi değil. Bu asla mümkün olmaz, dilediği kadar empati tillahi olsun. Empati demişken, insanlar da ağzına orospu yaptı şu empati kelimesini. Herkes maşallah anlamını biliyor, ama uygulamıyor. Çünkü çıkarınız buna elvermiyor. Halk diliyle de, götünüz yemiyor. Kendinizi eleştirmekten aciz insanlar kalkıp bana kütür kütür giydirebiliyorlar. Çünkü başkasına çamur atmak ve bok atmak, sorumluluktan kaçmak daima en kolayıdır. Oysa empati yapabilseler zaten başkalarına sorumluluk yüklerken daha akılcı argümanlarla gelirler ve tüm suçun daima çoğu durumda karşıda olmadığını bilirler. Her zaman demiyorum, çoğu durum diyorum. Sen okurken ıskalama diye, mehter marşı gibi hareket ediyorum bak, anlamana çok ihtiyacım yok. Çünkü anlaşılmaktan çok, sadece bunları dışa vurmaya ihtiyacım var. Bloguma da böyle başlamıştım zaten. Bunu seri yapacağım, ve eminim ki Testere'den daha uzun bir seri olacak ehehe.

Benim sevgi, ilgi ve şefkat görmeye ihtiyacım var bak, kedi gibi böyle. Uzanıp sevileyim falan, mis lan. Sana bencilce gelebilir amına koyayım. Ben de bencilce bir istek ama bunu görmem lazım, genelde ben sevgiyi göremeyen taraf olduğumdan, sevgi görmenin manasını adam gibi bilmiyorum bence. Belki de ondandır böyle aptal, sevgi isteyen ve şefkat isteyen davranışlarım. Mesela hiçbir dostum bana " Gel ulan, bugün içiyoruz. Hayatta seni bırakmam. " demedi. Ya da " Bugün sarılıp uyuyalım. " demedi hiçbir sevgilim. Hiçbir çocukluk arkadaşım " Ya gel, birkaç gün ben de kalsana moruk, kafan dağılır. " bunu da demedi.

Ben alayından yoksun kaldım amına koyayım. Bu yüzden belki de en sevdiğim 2. kelime olan " Eyvallah " olmuştur. Normalde en sık kullandığımdır ama benim en sevdiğim 1. kelime ne biliyor musun? Seni seviyorum. Hani insanlar " Yi binci çik killinilmimili " demediği ve o an ebesini sikesimin geldiği kelime. Çünkü o şımarık amcık hoşafı o kelimeyi mutlaka birilerinden duyuyor, ama ben duyamıyorum amına koyayım. Sevgi her zaman, her şekilde ifade edilmelidir. Sevginin zamanı mı olur ulan! İçinden geliyorsa dersin, bitti. İnsan öyle sisteme alışmış ki ; Yemek zamanı, sevgi zamanı, seks zamanı uyku zamanı. Böyle insanoğlundan tabii sevgi ve beni anlamasını siksen bekleyemem çünkü anlayacak algısını beyninde bir buzun suya dönüşmesi gibi eritip piç etmiş zaten çoktan. 

Farkındalık seviyeleri hep yerdedir bu insanların ve bunu suratına söylersen " Hiç olur mu lan! " diyeceklerdir, siktir et sen gene de söyle, onlar hep derler. O laflara ve kuru eleştirilere, kendime ait olmayan her ifitraya çoktan duyarsızlaştım ben ama gene de her eleştiriye kapım açıktır, çünkü fikirleri merak ederim. İftiralarla doluysa, umursamam ve geçerim. Altı doluysa da mutlaka cevap veririm ve haklı yanlarını sorgularım eleştiride. Ulan şu an bile bilgisayarını aldığım 13 yaşına yeni basmış kardeşim " Ya hadi abi, bilgisayar ne zaman bana vereceksin? " diyor. Hayat bu işte amına koyayım kendi öz kardeşiniz bile sizce acımaz. Ben de angut angut sevgi bekliyorum milletten. 

Elin ben gibi Kur'an ile dini yaşayan bir sayfası var, onlar bile beni siktir etti. Hem bana uğraş olsun, hem de dinime bu sayfa vasıtasıyla insanlara belki yardımım olur diye çevirmenlik için başvurudm. Yurtdışında yaşadınız mı dediler bir de eğitimi sordular, ben de yurtdışında yaşamadığımı ancak Lisede ve Üniversitede 1 sene İngilizce eğitim aldığımı söyledim. Muazzam ingilizceme yok ama hatrı sayılır var ve bu yolla dilimi de geliştirecektim ve de bilmediklerimi öğrenirim diye düşündüm. Aynen bu cevapları verdim ve gelen cevap ; " Teşekkür ederiz hocam. ihtiyaç halinde size dönülür. " Kendi din yoldaşın bile beni sikiyor. Ben umutsuzca kimden ne sevgisi ve şefkati bekliyorsam, sadece ilgi orospusuyum işte. Sonra da karamsar olma, e gerçekler böyle ulan ben ne yapayım! 
Ben yavşak yavşak gülüp geçemiyorum böyle şeylere ve Allah hassas, icne ruhlu yaratmış ben ne yapayım! İyi ki de böyle yaratmış, en azından daha az kalp kırıyorum ve hatalarımı hep onarmaya, gidermeye çalışıyorum ne denli başarabiliyorsam artık.

Yüce Allahım, sen bana illa ki yetersin de bu dünyada kullarına da muhtacım. Bana sarılan her kuluna muhtacım hem de şu an biliyor musun, sen beni seviyorsun herkulunu sevdiğin gibi. Umarım rızanı kazanabiliyorumdur, çabam da buna yoksa kendi iflahıma sokayım, direniyorsam sırf senin ve rızan için, yoksa şu an bitiğim ben. Elbette beni çıkaracaksın biliyorum, derdi veren sen, dermanını da verirsin. O yüzden dün gece de dahil, her göz yaşımda tek medet umduğum ve benim tek kahramanım, tek umudum sensin. Kullarına da ihtiyacım var, hepsine değil. 1-2 kulun bile yeter bana. İnsan yalnızken en çok bilinci açıktır ama sevgi de kendi kendine gösterilmiyor, çünkü kendi kendine sarılamıyorsun ve koca yataklar asla tek kişilik değildir, daima bir dost, bir kadın ister. Parmaklarına okşasın sakallarını, ben de onu sarayım kendime. Onu korduğumu düşünüp, kendimi 3 gramlık bir nimetten sayabileyim en azından ve bunu düşünüp, nefes almaya reel bir bahanem olsun. Yoksa şu an her nefesim yalnızca rızan, şefkatin ve cennetin için be kurban olduğum.

" Allah size yardım ederse hiç kimse size galip gelemez. Eğer sizi yüzüstü bırakırsa O'ndan başka size kim yardım edebilir? Artık müminler yalnız Allah'a güvenip dayansınlar. " - Ali İmran 160

" Allah sizin düşmanlarınızı daha iyi bilir. Dost olarak, Allah yeter. Yardımcı olarak da Allah yeter. " - Nisa 45

Sen yetersiz be efendiliğini, eşsiz sanatına ve bana verdiğin iyi kötü her şeyine şükrettiğim, sabredenlerle berabersin de, sabretmek de yoruyor. Kulların yoruyor. Aldatıcı hayat, sefil Dünya hayatı çok yoruyor ki, bilgisayarını aldığım kardeşim, öz kardeşim, " Abi halen bilgisayarı ne zaman vereceksin? " diyor.

Öz kardeş bile yoruyor, elin karısı, herifi nasıl yormasın da, benimki de aptal bir umut işte. Bu kadar kusmuk yeter, ortalık da dağıldı. Bu kez sen topla ihtiyar. Kendine mukayet ol. Fİim bitti, 3. serisinde görüşürüz ehehe. Burada devam edecekmiş tarzı bir son hayal et sen, illa ki devam filmi gelecek bu serinin.

Haydi eyvallah ulan. Eyvallah. Hepinize ve her şeye, eyvallah. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder